Ama hayatın bir dar gömlek olduğu, zamanın ve mekanın zindanlarından çıkınca anlaşılıyor ancak. Ölüler aleminde gövdesiz bir ruh nasıl gerçek mutluluk sebebiyse, yaşayanlar arasında da en büyük mutluluğun ruhsuz bir gövde olacağını ne yazık ki kimse ölmeden anlayamıyor.
"Acaba insan kendisinin hayatırı değiştirirken başkalarının hayatına da hükmedebilir miydi? Ya da kendi hayatını, başkalarının hayatını değiştirme yoluyla değiştirebilir miydi?"
İçindeki ruhsal varlığın uyanışı yüzünden duyduğu mutluluk, sevinç gözlerini yaşartmıştı.Bütün bu yıllar uyuyup durmuş olan bu varlığın uyanması için döktüğü yaşlar tatlı gözyaşlarıydı.Bu gözyaşları acıydı çünkü, kendi iyiliği için sarfettiği üzüntü, acıma gözyaşlarıydı bunlar.
mutluluk kendimize hedefler tayin edebilmemizle ilgilidir.kolay ulaşılır hedefler bizi çabuk sıkar.zor hedefler hayal kırıklığı yaratabilir.insanın hedeflerini yaşadığı gerçeklerden hareket ederek tayin etmesi gerekir