Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Naber - Sayı 11

Umut Sarıkaya

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
1000kitap özet
Artık kimsenin uzun yazı görmeye tahammül edemediği bir çağdayız. Kitaplar artık kitap olmaktan çıktı; her kitap adeta bir ayı kaçırma düdüğü oldu. Bir ortama bir kitap geldimi, uzun bir makale girdimi insanlar yavaş yavaş uzaklaşıyorlar oradan ve doğal habitatlarına kaçıyorlar. Kaç defa kafelerde bilerek kitap unuttum, saatler sonra gittiğimde aynı yerde duruyordu.
"Artık kimsenin uzun yazı görmeye tahammül edemediği bir çağdayız. Kitaplar artık kitap olmaktan çıktı; her kitap adeta bir ayı kaçırma düdüğü oldu. Bir ortama bir kitap geldimi, uzun bir makale girdimi insanlar yavaş yavaş uzaklaşıyorlar oradan ve doğal habitatlarına kaçıyorlar. Kaç defa kafelerde bilerek kitap unuttum, saatler sonra gittiğimde aynı yerde duruyordu."
Reklam
Bu kadar sorumluluk ağır geliyor insanlığa. Ve insanlığın tek beklediği kurtarıcı; bişey olsun isteği. Bişey olsun gitmeyelim o işe, bişey olsun selam vermeyelim o müdüre, binmeyelim o servise, yetiştirmeyelim o işleri... Ve meşru olsun bunları yapmamamız. Soranlara "Bişey oldu" diyelim ve onlar da anlayışla karşılasın. Bişey olsun! İç savaş çıksın, köprü yıkılsın, nükleer serpinti yaşansın, sokağa çıkanları bir canavar yesin ve biz "abi biliyorsun durumları" diyelim. Bişey olsun ve hemen olsun!
Bir insanı kendinizden kaçırmak mı istiyorsunuz? Ona hemen uzun yazı yollayın. En entelektüel arkadaşınıza bir kitap yollayıp “şunu oku, haftaya üzerine konuşalım” deyin, haftaya telefonlarınıza çıkmayacaktır. Artık kimsenin uzun yazı görmeye tahammül edemediği bir çağdayız. Kitaplar artık kitap olmaktan çıktı; her kitap adeta bir ayı kaçırma düdüğü oldu. Bir ortama bir kitap geldi mi, uzun bir makale girdi mi insanlar yavaş yavaş uzaklaşıyorlar oradan ve doğal habitatlarına kaçıyorlar. Kaç defa kafelerde bilerek kitap unuttum, saatler sonra gittiğimde aynı yerde duruyordu. Mesleği uzun yazı yazmak olan yazarların bile başkasının uzun yazısına tahammülü olduğunu sanmıyorum. Aynı kitabı farklı yaşlarda okursan kaçırdığın çok şey olduğunu fark edeceksin diye bir şey vardı eskiden. 15 yaşında okuduğum kitabı, 30 yaşında okuduğumda gerçekten de ilk okuduğumda kitabı aslında hiç anlamamış olduğumu fark etmiştim. Geçen yine elime geçti o kitap. “Bir daha okuyayım ki bu sefer daha iyi anlayayım yazarı” dedim, üçüncü cümlede uyuyakalmışım. Bir hafta boyunca kitap kapağıyla göz göze geldik. Koltuğun üzerinde, yatağın yanındaki komodinin üzerinde, çalışma masamda hiç okunmadan köpek gibi oradan oraya gezdi zavallı. Bir ara pencere kapanmasın diye pencerenin kenarına sıkıştırdım onu, zira tuğla gibi kalın bir şeye ihtiyacım vardı ve işimi gördü doğrusu. Yüzyıllar önce yaşamış bir yazarın düşünceleri, şimdi evimi püfür püfür etmeye yarıyordu. İşte edebiyatın gücü!
“Okumak” kelimesinin bizim dilimizdeki karşılığı asla “kitap okumak” değildir. Kimse “babam bizi okutmadı” derken İskandinav polisiyeleri ya da yeraltı edebiyatı okuyamadığı için dertlenmez. “Okumak” derken tahsil sahibi olup, masa başı bir iş sahibi olmak ve hayatını kurtarmak kastedilir.
Uzun Yazı
Bir insanı kendinizden kaçırmak mı istiyorsunuz? Ona hemen uzun yazı yollayın. En entelektüel arkadaşınıza bir kitap yollayıp “şunu oku haftaya üzerine konuşalım” deyin, haftaya telefonlarınıza çıkmayacaktır.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.