Nakşibendîlik

Hamid Algar

Nakşibendîlik Sözleri ve Alıntıları

Nakşibendîlik sözleri ve alıntılarını, Nakşibendîlik kitap alıntılarını, Nakşibendîlik en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bahâeddîn’in mürşidlerinin listesi Muhammed Semmasî, Emîr Külâl ve Halil Ata’yla son bulmaz. Daha önemli olan husus bu üçünün eğitiminin kendisine sunduğu şeyin, Hızır’ın öğrettiği mucizevî şekille ona hafî zikir metodunu öğreten Abdulhâlık Gucduvânî’nin rûhâniyetiyle karşılaşmasıdır. Bahâeddîn bu eğitim aldıktan sonra Emîr Külâl’in halkasından cehrî zikir yaptıkları vakit ayrılmıştır. Bu ayrılış hafî zikrin norm olarak ortaya konuluşuyla Nakşibendiyye tarîkatinin nihai belirginliği olarak ele alınabilir. (Reşahât Ayn el-Hayât, s. 55.)
Hâlidiyye’nin prestijini yükseltmede Mevlânâ Hâlid’in İstanbul’daki ikinci mümessili olan Abdulvehhâb es-Sûsî özel bir öneme sahiptir; kendisi zamanın şeyhülislamı Mekkîzâde Mustafa Âsım’ı tarîkata dahil etmiştir. Bu çabaların işaret etmiş olduğu Osmanlı siyaseti üzerinde nüfûz kazanma yönündeki teşebbüs, hiçbir zaman tamamen başarılı olmadı; ancak İstanbul’un önde gelen Hâlidî şeyhi Ahmed Ziyâüddîn Gümüşhânevî ile irtibat kuran Sultan II. Abdülhamid’in hükümdarlığı zamanında Hâlidiyye ile Osmanlı Devleti arasında bir nevi işbirliği kuruldu.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
Hindistan toprağında Nakşibendiyye’nin ilk sağlam uygulamaları kendisinin gayretleriyle gerçekleşen Hâce Bâkî Billah’ın (v. 1012/1603) Moğol sarayında birçok müridi vardı. Daha iyi tanınan ve daha önemli olan ise Bâkî Billah’ın meşhur halifesi Müceddid Şeyh Ahmed Sirhindî’nin (v. 1034/1624) Moğol hükümdarları ve ileri gelenleriyle olan yakınlığıydı. Nakşibendîliğin Müceddidî kolunun kurucusu olan Sirhindî, şüphesiz tarikatın manevî ve entelektüel tarihinde Hâce Bahâeddîn Nakşbend’den sonra gelen en önemli isimdir.
Nakşibendî Hâlidî tarîkatındaki üçüncü asıl, sessiz zikirdir. Mevlânâ Hâlid, Nakşibendî tarîkatını diğerlerinden ayırmada son derece önemli olan bu ibadet şeklini tasdik etmiş ve benimsemiştir. Sessiz zikrin, Sünnîlere göre peygamberlerden sonra tüm insanların en hayırlısı olan Hz. Ebû Bekir kanalıyla Rasûlullah (s.a.v.)’tan tevarüs ettiği söylenmektedir. Bu intikal, sessiz zikre özel bir değer katmaktadır. Ayrıca, sesli zikir dille başlayıp yavaş yavaş kalbe sirâyet etmeyi hedeflerken, sessiz zikirde hemen kalbe geçilir; bu yüzden Nakşibendîler kendi tarîkatlarının başının diğer tarîkatların sonu olduğunu söylerler.
Sayfa 367Kitabı okudu
Bir grup Nakşibendî lideri, manevî ve entelektüel üstad olarak özellikle önemli olmuştur: Şeyh Muhammed Es’ad’ın bir halifesi olan Mahmud Sami Ramazanoğlu, Gümüşhanevî’nin manevî haleflerinden Mehmed Zâhid Kotku, onun halifesi olan Esad Coşan, Mahmud Ustaosmanoğlu (v. 2022) ve Raşid Erol (v. 1994). Bunların ve diğer şeyhlerin öğretim faaliyetlerinde doğal olarak siyasî eğilimler bulunmaktaydı; ancak reddetmekten ziyade Nakşibendiyye’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin kurumları içinde entegre olması şeklinde bir temayüle sahiptir. Birçok önemli Nakşibendî liderinin Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın (v. 1993) cenaze törenine katılması anlamlıdır.
Sayfa 107Kitabı okudu
Bütün sûfî tarîkatlarının silsilelerinin tanıklık ettiğin göre zikrin hafî ve cehrî her iki metodu da, nihâî olarak Hz. Peygamber’in (Selam olsun O’na) öğretisinden kaynaklanmaktadır. Tarihçinin yöneltebileceği her türlü itiraza karşın, meselenin doğrusunun başka türlü olması ihtimali çok zayıftır. Kur’an vahyinin yapısı içerisinde uygulanmış ve
Sayfa 124Kitabı okudu
Reklam
40 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.