Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nar-ı Aşk Gönderileri

Nar-ı Aşk kitaplarını, Nar-ı Aşk sözleri ve alıntılarını, Nar-ı Aşk yazarlarını, Nar-ı Aşk yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kadın erkek yan yana giden çiftleri de görüyorum, mahremlerinin bir adım ötesinde yürüyen adamları... Birbirlerini hissediyorlar mı, beraber yürüdüklerini, aynı taşa bastıklarını, aynı havayı soluduklarını akıllarından geçiriyorlar mı? Vuslata ermiş olmanın tadını, hazzını, kıymetini biliyorlar mı?
"Sevenle sevileni ayrı varlıklar sanıyordum, Meğer onlar bir imişler, bense biri iki görmüşüm.” Mevlana
Reklam
"Aşk bana gizli sesini duyurdu, kanıma başka bir kan karıştı sanki...”
İnsan bazen aidiyetini ve tüm tanıdıklığını bir kenara bırakıp bir yabancı gibi izlemeli sahip olduğu nimetleri, içinde bulunduğu hâli o gözle değerlendirmeli.
"Şu Fransız, İngiliz, Rus ve Prusyalı ecnebiler, hem Osmanlı medeniyetini eleştirip kimi zaman aşağılarlar, siyasi, iktisadi halinden yakınırlar, hem de şarka dair vasıfsız hayallerini süsleyen zenginliğe, fantezilere dem vurup fırsatını buldu mu kapağı İstanbul'a atarlar…
O vakitler tüm cihan ülkelerinde olduğu üzere kölelik müessesi Osmanlı Devleti’nde de mevcuttu. Fakat Osmanlı’da köle iseniz talihlisiniz demektir... Hem azad edilip hür kalma ihtimaliniz bir hayli yüksek, hem de bir köle olarak kalsanız dahi sahip olduğunuz haklar İslam hukuku ile koruma altında olduğu icin değerlisiniz. Sonradan öğrendiğime göre kutsal kitapları Kuran ve peygamberlerinin ögretisi sünnet, diğer memleketlerde kölelere uygulana gelen vahşi hükümleri ortadan kaldırmış. Çünkü Müslümanlara göre bir insan, köle dahi olsa, ahsen-i takvim suretinde yaratıldığı icin mükerrem bir mahluktur. Avrupa’da ve yenidünya Amerika’da siyah tenliler, insan dahi sayılmazken, Osmanlı’daki bu hâl takdire şayandır.
Reklam
Gerçekte ise tam tersi oluyor!
Benim ve halkımın inancı olan Hindu yolunu; sevgi, şiddetten kaçınma, iyi davranışlar ve doğruluk yasası tanımlıyordu...
Bir derdi vardı ki o da derinden hissettiği, sebebine de vakıf oldugu hâlde çaresini bulamadığı koca bir boşluk idi. Sebebine vakıf olduğu bu dert; aşktan mahrum oluşuydu…
Kamışlıktan kesilip kopartıldığım vakit sanmıştım ki, hayattaki yegâne acı, vatandan ayrılıktır. Meğer ondan ızdıraplısı da varmış; yüreği ateşiyle parçalar, gönül sahibini yakıp kül edermiş... Bu derdin adını ilk kez, ah edip kâhrolan delikanlıdan öğrendim ki; "Aşk" imiş...
Hiç bilmezdim içimde saklanan hazineyi… İntizarım sessiz bir çığlık sanırdım, meğer ne yanık, içli bir tizmişim…
229 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.