Orhan Veli. Canım şairim. Gözümü şiire, onunla açtım. İstanbul'da yaşamıyorum şu an ne yazık ki, lakin durur durur İstanbul'u dinlerim. Pek önceydi, çok da değil gerçi birkaç sene. Duydum, okudum ki Orhan Veli, Nasreddin Hoca hikayelerini yazmış hem de şiirle. Nazım derler bilirsiniz. Merak etmiştim o vakit. Şimdiye nasipmiş kütüphanede denk geliş.
Aldım kitabı, bir çırpıda bitirmedim. Yazacağım İngilizce Nasreddin Hoca hikayelerine kaynaklık etsin istedim. Ama baktım olmuyor böyle. Yatırdım bir gün enine boyuna, okudum bir çırpıda, şimdi eski yerinde kitaphanede.
Fıkraları nesilden nesile aktarılan Nasreddin hoca, hazır cevabın ustalığını, yaşanılan olaylardan ibretlik ders alınacak fıkralarını, yazarımız kaleme almış. Kahve eşliğinde bitecek kısa ama özünde farklı farklı bilgi, tecrübeler bırakacak güzel bir eser olmuş.
Nasreddin hoca fıkralarına, onların özünü bozmadan yeni bir renk, yeni bir tat katan Orhan Veli 13. yüzyılda günümüze uzanan bazıları daha da eskilere kadar giden bu nükteleri, şiir diliyle aktarmıştır.
HEM GÜLÜP HEM AĞLAYALIM O HALDE(Buraya da not düşelim...)
Bir sabah Hoca'nın karısı ölür; Yıkanır, tabuta konur, gömülür. Hoca fena üzülür.
Derdi de üst üste verir yaradan:
Daha beş on gün geçmeden aradan; -Sizlere ömürEşek de ölür.
Bir sabah Hoca'nın karısı ölür; Yıkanır, tabuta konur, gömülür. Hoca fena üzülür.
Derdi de üst üste verir yaradan:
Daha beş on gün geçmeden aradan; -Sizlere ömür Eşek de ölür.
Hoca yine üzülür.
Üstelik bu sefer üzüntü geçmez;
Garip Hoca, günlerce yemez içmez
Bu hâl komşulara pek merak olur;
Bunlardan biri bir gün gelir Hoca'yı bulur.
"Hocam,” der, "karın öldü, iki gün üzülmedin; Eşek öldü, on gündür bir defacık gülmedin. Gezsen dolaşsan bari, derdini yatıştırır.” Hoca hemen cevabı yapıştırır:
"Karım öldü, geldiniz; neler söylemediniz!
'Sen hiç üzülme, Hoca, kadın mı yok?' dediniz.
Eşeğe geldi sıra; ne çare, gitti giden;
Çıkmadı içinizden yeni eşek vadeden.”
Dünya böyle! İşini bilen kişi
Kendi çıkarına uydurur işi.
-İyi, kötü- hep konuşan haklıdır.
İște bu hikâye bunu anlatır.
Bir ters görüş bir anda nice bin aklı çeler.Eskiler de boşuna dememişler“Anlatılışa göre fetva verilir” diye...