Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ekim 2019

National Geographic Türkiye - Sayı 222

National Geographic Türkiye

National Geographic Türkiye - Sayı 222 Sözleri ve Alıntıları

National Geographic Türkiye - Sayı 222 sözleri ve alıntılarını, National Geographic Türkiye - Sayı 222 kitap alıntılarını, National Geographic Türkiye - Sayı 222 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
EN BÜYÜK TEHLİKE: İNSAN Öncelikli olarak habitat kaybı ve peşi sıra gelen avcılık ve balıkçılık faaliyetleri, çoğu hayvan türünün karşı karşıya olduğu en büyük tehditler. Habitatlar, yok olmadıkları durumlarda dahi, hayvanların uyum sağlayamayacağı büyük değişimlere uğrayabiliyor. Çitler otlakları bölüyor, odunculuk ormanları yarıp geçiyor, kirlilik nehirleri zehirliyor, tarım ilaçları canlıları öldürüyor. Bu yerel tehditlere giderek artan küresel tehditleri eklemek gerekiyor: hastalık ile istilacı tür taşıyan ticaret ve serin dağ zirvelerinde yaşayan ya da kutup buzullarına bağımlı hayvanlardan başlayıp, sonunda dünyadaki türlerin tamamını etkileyecek olan iklim değişikliği. Bu tehditlerin tümü bizi doğrudan ya da dolaylı olarak insan faktörüne ve giderek daha geniş bir alana yayılan ayak izlerimize götürüyor. Çoğu tür birden fazla tehditle yüz yüze. Bazıları bize uyum sağlayabilecek, diğerleri ise yok olacak.
İspanyol bir rahibin tarihe düştüğünü bir nota göre, 1494'te ikinci yolculuğuna çıkan Kristof Kolomb'un Küba deniz kaplumbağaları üzerine düşüncesi şöyleydi: "Denizler onlarla doluydu; çok büyüktüler, sayıları o kadar fazlaydı ki gemiler, aralarında karaya oturmuş gibiydi."
Sayfa 103 - National GeographicKitabı okudu
Reklam
Yalnızca bizi ayıran şeylere odaklanması seçersek, bizi ayıran şeyleri görürüz. Eğer bizi bir araya getiren şeyleri aramayı seçersek , onları görmemiz de mümkün .
Sayfa 47
SOYLAR TÜKENMESİN: YARATICI ÇÖZÜMLER Bazı biliminsanları yaşamın tarihine altıncı kitlesel yok oluş olarak geçecek bir döneme girmekte olduğumuzu iddia ediyor. İnsan faaliyetleri yok oluş oranını artırdı. Yakın tarihli bir BM raporuna göre yaklaşık bir milyon tür “birkaç on yıl içinde tükenme tehlikesiyle karşı karşıya”. Bu, can sıkıcı bir öngörü ama kaçınılmaz değil. Biliminsanları dünya genelinde, türleri geri getirmek için yeni teknolojiler kullanıyor ve alışılmadık yaklaşımlarda bulunuyor. Sevdikleri hayvanları kurtarmak için, üremeye yardımcı olmaktan köpekleri ender görülen goril türlerinin kokusunu alacak şekilde eğitmeye kadar birçok olağandışı yönteme başvuruyorlar.
"Evet bugüne kadar dünyamıza inanılmaz zararlar verdik...Bununla birlikte,gezegenimizin değerinin ve sorunun büyüklüğünün farkında olan bizler,belki de bu gidisatı tersine cevirecek son nesil olacağız." WWF Genel Müdürü Marko Lambertini
Sayfa 167Kitabı okudu
"Kitap okuma alışkanlığını edinmek, hayatın neredeyse tüm ızdiraplarından korunacak bir sığınak insa etmektir." W.Somerset Maugham
Reklam
Yaşam Hakkı İçin Günlük olağan (!) koşuşturmacamıza bir anlığına ara verip bir kez bile olsa parmaklarımızın arasından dökülen kum taneleri gibi teker teker yitip giden türlerle birlikte yitirdiklerimize kafa yorarsak eğer; can taşımanın, canı tatlı olmanın bir tek biz insanlara ait olduğunu varsaymaktan vazgeçebilirsek eğer; bugüne kadar yitirdiklerimizi bir kenara bırakıp sadece bundan sonra yok olabileceklere baktığımızda –bilim dünyasında tanımlanmış ve tanımlanmamış– yaklaşık 1 milyon civarında türün tehdit altında olduğunu bilirsek eğer; acaba o zaman üzülebilir miyiz gidenlere ve gidecek olanlara? Neden mi yok oluyorlar? Hastalıktan (çünkü biz yaşadıkları ortamları zehirliyoruz). İstilacılardan (çünkü bir şekilde ait olmadıkları ortamlara başka toprakların, suların, havaların türlerini taşımayı beceriyoruz). Yaşam alanlarının bölünmesinden (çünkü çektiğimiz çitlerimizle, nehirlere kurduğumuz barajlarla biz parçalıyoruz bir zamanlar özgürce dolaştıkları ortamları). Av yüzünden (çünkü eşitsiz koşullarda biz koparıyoruz hayatla bağlarını). Ormansızlaştırmadan (çünkü biz yakıyoruz, biz kesip biçiyoruz ağaçları). Bu sayılanlara yine bizim neden olduğumuz iklim değişikliğinin getireceği ekstra yıkımlar, kasırgalar, seller, kavurucu sıcaklıkları da eklediğimizde, ortaya çıkan tablonun da gösterdiği gibi, imza attığımız bu yok etme eyleminden ne kadar gurur duysak azdır. Dinozorların yıkım nedeni asteroitti. Biz de bir yok oluşa imza atıyoruz. NESİBE BAT