Ülke, varlığına yönelen kapsamlı bir saldırının baskı ve denetimi altına girmişse, ulusal varlık tehlike altındaysa; özgür ve bağımsız yaşamak isteyenleri bekleyen tek seçenek, saldırının kaynağı olan emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı direnmektir.
Vatanseverlik baskı altında; hıyanet, getirisi yüksek bir meslek durumunda. Halk, yoksul ve umutsuz, karamsar bir edilgenlik içinde. Basın ihaneti yayıyor.
Son otuz yıl içinde ANAP, SHP, DYP, CHP, RP, MHP, DSP, ve AKP; hükümetlerde yer almış ve tümü, hemen aynı politikayı uygulayarak, halkın sorunlarını gidermek yerine daha da ağırlaştırmıştır.
İç dış ilişkiler ağının açık ya da dolaylı desteğiyle bulunduğu yere gelen parti başkanı, tek belirleyicidir. Partinin milletvekili adaylarını belirler. Bunu yaparken, kendisini bulunduğu yere getiren güçlerin önceliklerine uygun bir kadroyu seçer.
Böylece yasama gücünü temsil eden milletvekillerini gerçekte halk değil, parti başkanları seçer.
Halk;
Demokrasi içinde yaşadığını, meclisi seçerek hükümetleri oluşturduğunu sanır.
Seçen değil, önceden seçilenleri sandıkta onaylamaktan başka bir işlevinin olmadığını bilmez.