İktidardaki azınlık özellikle eğitim, basın ve çoğu kez dinî örgütlenmeleri de elinde tutuyor. İktidarlar bu araçlar sayesinde kitlelerin duygularını kontrol ediyor ve onları iradesiz aletler hâline getiriyor.
... Dünyada insanın ihtiyaç duyduğu her şeyin doğa tarafından fazlasıyla sağlandığı mutlu yerler olduğu, zor kullanmanın ve agresifliğin ne olduğunu bilmeyen, hayatlarını uyum içirisinde sürdüren kabileler olduğu söylenir. Buna inanamıyorum ve bu mutlu varlıklar hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorum. Bolşevikler de maddi ihtiyaçların tatminini garanti ederek ve toplum bireylerine eşitlik sağlayarak insanın saldırganlığını ortadan kaldırabileceklerini umuyorlar. Ben bunu bir illüzyon olarak niteliyorum. Şimdilik son derece itinalı bir silahlanmaya sahipler ve yandaşlarını, dışta kalanlara karşı nefret ile bir arada tutuyorlar. Siz de farkına varmışsınızdır, konu, insanın saldırganlık eğilimlerini tamamen ortadan kaldırmak değil; bu eğilimin kendisini savaşta ifade etmeyecek şekilde yönlendirilme çabasına girilmesi konusudur...
Savaşlar ancak insanlık tüm çıkar çatışmaları için karar verme hakkını merkezi bir otoriteye devretme amacıyla birleşirse kesin olarak engellenebilir. Bunun birbirinden açıkça ayrı iki şartı vardır: Üstün bir organ yaratılması ve bu organın gerekli güçle donatılması. Birinden birinin yokluğu işe yaramaz. Milletler Cemiyeti bu tür bir organ olarak tasarlanmış, ama nedense ikinci şart yerine getirilememiştir.