You can find Nefislerimizi Nasıl Değiştirebiliriz? quotes, Nefislerimizi Nasıl Değiştirebiliriz? book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Bazen televizyon seyretmeyi bırakmak isteriz, ancak yapamayız. Sabah ezanıyla veya sabah ezanından önce uyanmak isteriz, güç yetiremeyiz. Kötü bir alışkanlığı terk etmek isteriz, beceremeyiz.
Eğer "Kabul etmiş olduğumuz hatta bazen önemi inancımızda kökleşmiş bir şeyi uygulayamamamızın nedeni nedir? Bizim için ne kadar tehlikeli olduğundan tamamen emin olduğumuz bir şeyi terk etmememizin nedeni nedir?" dersen, şöyle cevap veririz:
Bunun nedeni, nefis karşısında kalbi iradenin zayıflığı ve yenilgisidir. Şüphesiz akıl, davranış için birincil motivasyondur. Ancak organlara uygulamayı emreden kalptir. Dolayısıyla insan kalbi, bütün organlar üzerinde bir hükümdardır. Kulun gerçekleştirdiği isteğe bağlı her fiil, mutlaka kalpten uygulanması konusunda onay alır.
Televizyon, doğru ya da yanlış olsun, insanın içinde kesin inan cın oluşmasındaki en tehlikeli faktörlerden biri kabul edilir. Bu tehlikeli cihazda her gün yayınlanan film, dizi ve reklámların, in- sanın, özellikle de küçük çocukların içindeki yanlış kesin inancın oluşmasında büyük etkisi vardır.
Çıplak kadın resimlerinin, +18 sahnelerinin, kadınların er- keklerle birlikteliğinin, iki cins arasındaki arkadaşlığın ve bundan kaynaklanan haram ilişkilerin tekrar tekrar sergilenmesinin ve tüm bunların beğenilen bir tarzda sunulmasının, aklın bu fikir- leri kabulünde büyük bir rolü vardır. Bu kabulden sonra bu dü şünceler kesin inanca dönüşmekte ve sürekli olarak sunulmaya devam ettiğinde de akılda kökleşmektedir. Görsel görüntünün, bilinçaltı üstünde doğrudan bir etkisinin bulunduğunu hesap et- mek gerekir. Çünkü kavrayış sahibi akıl, genellikle düşünmeden bunun geçişine izin verir.
Buna karşılık bu cihazın eğitime yönelik bir tarzda kullanıl masıyla, doğru fikirlerin yayılması da gerçekleşebilir. Şüphesiz televizyonun, bireyin içindeki doğru inancın oluşumunda büyük etkisi vardır.
İslâm ümmeti, tek bir ümmettir. Bedenini birçok Müslüman grup oluşturur. Bu bedendeki herhangi bir organın başına hoş olmayan bir şey geldiğinde, hepsinin, o organın tekrar sağlığına kavuşması için çalışması gerekir.
Dikkat edin! Bedende bir et parçası vardır ki, o düzeldiği zaman tüm beden düzelir. O bozulduğunda tüm beden bozulur. Dikkat edin! O et parçası, kalptir.
Mü'minler, birbirlerine karşı sevgi, merhamet ve acımada tek vücut gibidirler. Eğer bu bedenin bir organı acı içindeyse, diğer organlar da uykusuzluk ve ateş içinde kalacaktır.
Lut kavminin kökünü kim kesti?
Semûd'u kim helâk etti?
Kabe'yi yıkmak isteyen fil sahiplerinin üzerine Ebabil kuşlarını kim gönderdi?
Allah'ın azabı geldiğinde, Âd kavminin, var olduğunu iddia ettiği gücü bir fayda sağladı mı?
Yaşadığımız keder, sadece dua ile yok olmaz. Aksine, Allah'ın hoşuna gitmeyen bir şeyin, Allah'ın hoşuna giden bir şeye dönüşüp bu duaya eşlik etmesi gerekir. Ümmetin yapısında yeni bir ruhun canlanması ve ümmetin, dalmış olduğu uykudan uyanması gerekir. Yine ümmetin, kavramları ve düşünceleri, gizli ve açık durumları, sözleri ve fiilleri kapsayan radikal bir değişim için çalışması icap eder. Ümmetin, Allah'a dönmesi, O'na yönelmesi ve O'nu razı etmek için çalışması şarttır.
O halde, içinden geçmemiz gereken bu karanlık delikten çıkmamız için hareket noktası, benden ve senden başlamaktadır. Peki,biz ne yapıyoruz?
Herha bir şey yapmadan ümmetimizin durumu için ümitsizliğe kapılmaya ve ağlamaya devam mı edeceğiz?
"Şüphesiz insanlar, zulmü gördükleri zaman güçleri yettiği halde ona engel olmazlarsa, hepsinin üzerine Allah'ın azabının inmesi çok yakındır."
•Ebu Davud, Tirmizi