Merhaba Sevgili Dostlar;
Türkiye gibi çok renkli görüntülere sahip olan bir ülkede toplumbilimine olan gereksinim her geçen gün artmaktadır. Bu artış doğru orantılı olarak toplumu anlama ihtiyacını da artırması gerekir. Lakin öyle mi? Maalesef hayır. Bizim kendimizi ve başkalarını anlama gayreti içinde olmayışımız toplum açısından sorunlara yol açıyor.
Daha doğrusu toplum olarak şikâyetlerimiz artıyor. İletişim kuramıyoruz. Konuştuğumuzu anlaştığımızı zannediyoruz lakin sadece anlamsız sesler çıkarıyoruz. Çünkü sıkıntıları anlama ve çözme noktasında bir çabamız olmuyor. Hatayı karşıda arama, kendinde kusur görmeme noktasında pek bir mahiriz.
Ayrıca toplum olma sürecinde ciddi sıkıntılarımız var. Ortak bir noktada buluşamıyoruz. Sürekli bir ötekileştirme yarışının içindeyiz. Kaynaşamıyor, temel konularda birliktelik kuramıyoruz. Üstüne bir de yaşadığımız salgının üzerimizde bıraktığı ciddi etkiler düşünüldüğünde, meselenin boyutu çok daha derinlere iniyor.
Üretici toplumun bireyleri bugün tüketici konuma düştüler. Dijital teknoloji sosyal ilişkileri belirleyen en önemli unsur hâline geldi. Dönüşüyoruz. Peki, farkında mıyız?
Hayata ve insana dair konuların ele alındığı, çeşitli makaleler ve şiirlerin yer aldığı bir dosya ile yine sizlerle birlikteyiz. Birbirinden değerli kalemlerin yer aldığı sayımızda ağırlıklı olarak toplumbilimi üzerine değerlendirmeleri takdirlerinize sunuyoruz.
Muhabbetle…
