Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Efendiler, bilirsiniz ki hayat demek mücadele ve kavga demektir. Hayatta başarı kazanmak, mutlaka mücadelede başarı kazanmaya bağlıdır. Bu da manevi ve maddi güç ve kudrete dayanır bir husustur.
"Düşünülen Kurtuluş Yolları"
"Şimdi efendiler, izin verirseniz size bir soru sorayım: Bu durum ve koşullar karşısında kurtuluş için nasıl bir karar akla gelebilirdi? Açıkladığım bilgilere ve gözlemlere göre üç türlü karar ortaya atılmıştı: BİRİNCİSİ, İngiltere koruyuculuğunu (himayesini) istemek; İKİNCİSİ, Amerikan mandasını (güdümünü) istemek. Bu iki karar varmış olanlar, Osmanlı Devleti'nin bir bütün olarak kalmasını düşünenlerdir. Osmanlı ülkesinin çeşitli devletler arasında paylaşılmasından ise bu ülkeyi bütün olarak bir devletin kanadı altında bulundurmayı yeğleyenlerdir. ÜÇÜNCÜ KARAR, bölgesel kurtuluş yollarıyla ilgilidir. Söz gelimi, birtakım bölgeler, kendilerinin Osmanlı Devleti'nden koparılacağı görüşüne karşı ondan ayrılmamak yollarına başvuruyor. Birtakım bölgelerde Osmanlı Devleti'nin ortadan kaldırılacağına, Osmanlı ülkesinin paylaşılacağına oldubitti gözüyle bakarak kendi başlarını kurtarmaya çalışıyorlar." - Mustafa Kemal ATATÜRK -
Sayfa 14 - Evrensel İletişim Yayınları | Birinci Bölüm: BÜYÜK SAVAŞTA ANADOLU'NUN DURUMU ve KURTULUŞ ÇARELERİKitabı okudu
Reklam
Tam bağımsızlık demek; elbette siyaset, maliye, ekonomi, adalet, askerlik, kültür gibi her alanda tam bağımsızlık ve tam serbestlik demektir. Bu saydıklarımın herhangi birinde bağımsızlıktan yoksun olmak, millet ve memleketin gerçek anlamıyla bağımsızlığından büsbütün yoksun olması demektir.
Sayfa 584Kitabı okudu
Genel durumu yönetme sorumluluğunu üzerine alanlar, en önemli hedefe ve en yakın tehlikeye elden geldiği kadar yakın bulunmalıdır.
"Genel Durumun Dar Bir Çerçeveden Görünüşü" (2)
"Burada, pek önemli olan bir noktayı da belirtmeli ve açıklamalıyım: Ulus ve ordu, padişah ve halifenin hainliğinden haberi olmadığı gibi o makama ve makamda bulunana karşı yüzyılların kökleştirdiği din ve gelenek bağlarıyla uyumlu ve bağlı...Ulus ve ordu kurtuluş yolu düşünürken kuşaktan kuşağa geçen bu alışkanlıkla kendinden önce yüce hilafet ve saltanat makamının kurtuluş ve dokunulmazlığını düşünüyor. Halife ve padişahsız kurtulmanın anlamını kavrama yeteneği yok...BU İNANCA AYKIRI GÖRÜŞ ve DÜŞÜNCELERİ AÇIĞA VURACAKLARIN VAY HALİNE. HEMEN DİNSİZ, VATANSIZ, HAİN ve İSTENMEYEN KİŞİ OLUR!.." - Mustafa Kemal ATATÜRK -
Sayfa 14 - Evrensel İletişim Yayınları | Birinci Bölüm: BÜYÜK SAVAŞTA ANADOLU'NUN DURUMU ve KURTULUŞ ÇARELERİKitabı okudu
İNGİLİZ MUHİPLER CEMİYETİ!
"İstanbul'da önemli sayılacak kuruluşlardan biri İngiliz Muhipler Cemiyeti (İngiliz Dostları Derneği) idi. Bu addan, İngilizleri sevenlerin kurdukları bir dernek olduğu anlaşılmasın. Bence, bu derneği kuranlar, kendi varlıklarını ve kişisel çıkarlarını sevenler ve kendi varlıklarıyla çıkarlarının dokunulmazlık çaresini Lloyd George (Loyd Corc) Hükümeti aracılığıyla İngiliz desteğini sağlamakta arayanlardır. Bu zavallıların, İngiltere'nin, bir bütün Osmanlı Devleti bırakmak ve korumak isteğinde olup olamayacağını bir kez düşünüp düşünmedikleri üzerinde durmak gerekir. Bu derneğe katılanların başında OSMANLI PADİŞAHI ve YERYÜZÜNÜN HALİFESİ sanını taşıyan VAHDETTİN, DAMAT FERİT PAŞA, DAHİLİYE NAZIRI (İçişleri Bakanı) olan ALİ KEMAL, ADİL ve MEHMET ALİ BEYLER ve SAİT MOLLA bulunuyordu!.." - Mustafa Kemal ATATÜRK -
Sayfa 10 - Evrensel İletişim Yayınları | Birinci Bölüm: BÜYÜK SAVAŞTA ANADOLU'NUN DURUMU ve KURTULUŞ ÇARELERİKitabı okudu
Reklam
Benim, bu iki kolorduya doğrudan doğruya emir ve komuta vermekten daha ileri bir yetkim vardı ki, müfettişlik bölgesine yakın olan askerî birliklere de ilan yapabilecektim. Aynı şekilde bölgemde bulunan ve bölgeme komşu olan illere de ilanda bulunabilecektim. Bu yetkiye göre, Ankara’da bulunan 20’nci kolordu ve bunun bağlı bulunduğu müfettişlik ile, Diyarbakır’daki kolordu ile ve hemen hemen Anadolu’nun bütün sivil yönetim âmirleriyle ilişkiler kurabilecek ve yazışmalar yapabilecektim. Bu geniş yetkinin, beni İstanbul’dan sürmek ve uzaklaştırmak maksadıyla Anadolu’ya gönderenler tarafından, bana nasıl verilmiş olduğu garibinize gidebilir. Hemen ifade etmeliyim ki, onlar bu yetkiyi bana bilerek ve anlayarak vermediler. Ne pahasına olursa olsun, benim İstanbul’dan uzaklaşmamı isteyenlerin buldukları gerekçe; “Samsun ve dolaylarındaki olayları yerinde görüp tedbir almak üzere Samsun’a kadar gitmek” idi. Ben, bu görevin yerine getirilmesinin, bir makam ve yetki sahibi olmaya bağlı bulunduğunu ileri sürdüm. Bunda hiçbir sakınca görmediler. O tarihte Genelkurmay’da bulunan ve benim maksadımı bir dereceye kadar sezmiş olan kimselerle görüştüm. Bu duruma en uygun Müfettişlik görevini buldular; yetki konusu ile ilgili emride bizzat kendim yazdırdım. Hattâ Harbiye Nâzırı olan Şakir Paşa, bu talimatı okuduktan sonra, imzalamaya çekinmiş; anlaşılır anlaşılmaz bir biçimde mührünü basmıştır.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.