Öğrenmenin Bilimsel Temelleri

Tevfik Alıcı

Quotes

See All
Pavlov yaklaşık 200 deneyin aynı anda yürütülebileceği dev bir laboratuvara sahipti.
Çağımız bilgi çağıdır ve bilgi ancak bilimle mümkündür. İnsanlık tarihinin belki de en önemli başarılarından birisi, bilimsel yöntemin kurulumudur. Bilim bir yöntemdir; bilgiye ulaşmanın yöntemidir, fizik, biyoloji, psikoloji, sosyoloji gibi bilim dalları, aynı bilimsel yöntemin farklı alanlara ve olgulara uygulanmasıdır. Bilim dallarını farklı kılan, yalnızca yanıtlama ya çalıştıkları sorular ve bu soruları yanıtlamak için kullandıkları araçlardır.
Reklam
Pavlov bir koşullu uyaranın, tıpkı koşulsuz uyaran gibi organizmada dü zenli olarak bir tepkiye yol açma etkisini edindikten sonra, başka bir koşulla ma düzeneğinde koşulsuz uyaran gibi kullanılıp kullanılamayacağını sorgu lamıştır. Bu sorunun yanıtımı kendi laboratuvarından G. P. Frolov bulmaya çalışmıştır. Frolov önce bu laboratuvarda yapılan tipik koşullamalardan birini yapmıştır; bir metronom sesini et ile eşleştirerek köpeğin metronom sesine düzenli olarak koşullu salya tepkisi vermesini sağlamıştır. Daha sonra deneyin ikinci aşamasında, kare şeklinde siyah bir levha ile metronom sesini eşleştir miştir. Bu eşleştirmeyi yapmak için siyah levha köpeğin önünde havaya kaldı rilmiş ve hemen ardından metronom sesi sunulmuştur. Ama et verilmemiştir. Köpekler ikinci aşamayı oluşturan bu eşleşmelerin başında yalnızca metro nom sesini duyduklarında salya salgılamışlardır. Ancak bir dizi denemeden sonra siyah levha gösterildiğinde de salya salgılayarak tepki vermeye başla mışlardır Pavlov gerçek bir US kullanılmadan yapılan bu koşulla ma türüne ikincil koşullama (secondary conditioning) adıni vermiştir. Pavlov bununla da kalmayıp, siyah levha gibi ikincil bir koşullu uyaranın yine bir başka uyaranla eşleşerek üçüncül bir koşullamanın mümkün olup olmadığını merak etmiştir. İlk aşamada koşulsuz uyaran olarak et kullanılan koşullamalarda bunun neredeyse olanaksız olduğunu göstermiştir. Ancak ko şulsuz uyaran olarak şiddetli bir şok kullanıldığında en azından üçüncül bir ko şullamanın çok zor olsa da sonuç verdiğini göstermiştir. Ama onun ötesinde dördüncül bir koşullamanın hiçbir koşulda mümkün olmadığını kaydetmiştir.
(...) taşın, toprağın, atomların, iyonların, ışığın ve gezegenlerin doğal yasalara uygun davranacağı konusunda hiç kimsenin kuşkusu yoktur. Ancak insanların davranışlarına dair aynı derecede yordanabilir bir düzenlilikten söz etmek mümkün müdür?
Sayfa 19 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
Ceza bir davranışın silinmesi değildir.
Ceza ile organizmanın öğrendiği şey yeni bir ayırdedici uyaran-davranış bağlantısıdır. Bu bağlantı, hangi ayırdedici uyaranlar eşliğinde hangi davra nışın cezayla sonuçlandığı bilgisini içerir. Bu bilgiden hareketle organizma o uyaranlarla karşılaştığında cezadan kaçınmak için ne yapması gerektiğini öğrendiyse onu yapar. Bu açıdan ceza yeni bir kaçınma davranışının öğrenil mesi sayılabilir. Bu durum bilişsel psikolojide önceden öğrenilmiş bir bilginin hatırlanamaması yani dışarıdan bakıldığında unutulmasına dair açıklama ya benzer. Burada da daha önceden öğrenilmiş, belleğe kayıtlı bir bilginin geri getirilememesi, bellekten tamamen silinmesi anlamına gelmez. Sadece yeni öğrenilen bilgiler, eskin bilginin yerine geçtiği bir başka deyişle üzerine ya zıldığı için ilk öğrenilen bilginin geri getirilmesi engellenir. Bu etkiye "bozucu etki" (interference) denir. Aynı şekilde ceza yoluyla ortadan kaldırıldığı düşü nülen davranış da organizma tarafından unutulmaz. Sadece önceden sonucu ceza olmayan davranış için kurulmuş ayırdedici uyaran-davranış bağlantısı yerini ceza ile sonuçlanan ayırdedici uyaran-davranış bağlantısına bırakır. Bir başka ifadeyle, yeni kurulan bağlantı, davranışı "yapmama" üzerine kurulu olduğu için, halihazırda var olan ayırdedici uyaran-davranış bağlantısı zayıflar ve bu durum davranışın ilgili ayırdedici uyaranlar eşliğinde ortaya çıkma sıklığında bir düşüş gerçekleşmesi ile sonuçlanır.
Sayfa 181Kitabı okudu
Usçuların görüşleri doğrultusunda çağımız dilbilimcilerinden Chomsky (1972), dil öğrenmenin tümüyle deneyim ile açıklanamayacağına ilişkin güçlü bilimsel deliller ortaya koymuştur. Dilin bir fenomen olarak olanca karmaşıklığına karşın, gerçekten de bütün çocuklar, hangi dili konuşurlarsa konuşsunlar, yaklaşık olarak aynı yaşlarda konuşmaya başlamalarının yanı sıra, daha özgül diğer dil yetilerini yine aynı yaşta geliştirirler. Chomsky ayrıca bütün dillerde ortak bazı dilbilgisi kavram ve ilkelerinden söz etmiş ve bunlara dilbilimsel evrenseller(linguistic universals) adını vermiştir. Örneğin 'özne' ve 'yüklem' bütün dillerde ortak olan dilbilgisi ögeleridir.
Sayfa 55 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
Reklam
doğuştan gelen algısal kalıp ve varsayım örnekleri olarak zaman ve uzam,
Descartes ve Kant'a göre, tüm duyusal deneyimler bir yer ve zaman çerçevesi içerisinde gerçekleşir. Zaman ve uzam(space) algısı, bu düşünürlere göre insanların fiziksel ve hatta zihinsel olay ve objelere kendileri tarafından yüklenmiş algısal bir varsayımdır. Zaman ve uzam kavramlarını zihnimizden ayrı tutamayız, çünkü bu kavramlar zihnimizin temel yapı taşlarıdır ve tüm diğer kavram ve algılar için bir ön koşuldur.
Sayfa 55 - Kaknüs YayınlarıKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.