Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Olasılıklar Arasında

Ece Ergönenç

En Eski Olasılıklar Arasında Sözleri ve Alıntıları

En Eski Olasılıklar Arasında sözleri ve alıntılarını, en eski Olasılıklar Arasında kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Søren Kierkegaard'ın "Tanrı beni yaratmakla ne kastetmiş olabilir?" sorusu, cevabı bulunması imkânsız sorulardan. Soru nun cevabını bilmesek de Allah'ın bizimle ifade ettiği şey tek hakikattir. İnsanı diğer tüm canlılardan ayıran akıl, düşünme, hayal ve varlığının farkında olma gibi ırkına has özellikler de bunun kanıtıdır. Ama şunu söyleyebiliriz; Tanrı'nın senden çıkan ifadesi yok oluş korkusunun ötesine geçememiş âcizlik değildir. Aciz oluşumuz O'nun hikmeti ve her şeyi kapsayışı karşısındadır. O zaman insan Kierkegaard'ın sorusunu sık sık kendine sormalıdır. Allah'ın ifadesini taşımak sahip olunabilecek en büyük değerdir ki başka bir amaç yoktur. Bu sorumluluğun farkında ve her daim huzurunda olduğumuzun bilinciyle bize verilen nimetin farkında olmak zorundayız. Bu farkındalık bazı özel sorgulamalarla kazanılır.
Tırtılın potansiyeli kelebek olmamak için dönüşüme direnmekken, kelebeğin potansiyeli de vazgeçmeden, azimle dönüşmeye devam etmektir. Oysa bu iki kutuplu farkındalık da aynı DNA içinde farklı iki etkidir. İnsanın da değişime direnen yüzü ile değişimi doğurmaya azmeden yüzü yine aynı bedendedir. Bu mücadelenin sonunda kimin kazanacağına yine insanın öz farkındalığı karar verecektir.
Reklam
Yaşadığımız her deneyim, biz onu çağırdığımız ve yaşamaya hazır olduğumuz, o deneyime ihtiyacımız olduğu için gelir. Talep etmişizdir. Öğretmen her zaman insan değildir. Ya da bildiğimiz öğretmen gibi değildir. Bazen kavga, bazen huzursuzluk, bazen bir mal kaybı, bazen de yalnızlıktır. Ancak sonunda talep ettiğimiz bilgi bizimle kalmıştır. O deneyimden edindiğimiz bilginin o an farkında olmayabiliriz ancak tüm bu deneyimlerin altında yatan gerçek, kendini bilme yolunda, ihtiyacın olan deneyimi kişinin kendisinin çağırmış olmasıdır.
Sorgulamak kişide kalıplaşmış yargıları yıkıma uğratır. Yargı ilahi doğaya sahip değildir. Yargı bilgiye değil bireysel tanımlamalarımız üzerine kuruludur. Bilginin varlığı yargıları ortadan kaldırır. Aslında yargı, zandır. Zanlar, yargının çocuğudur ama bu hakikati etkilemez. Zannın tek etkisi sahibinedir. Herhangi bir yargıyı askıya aldığımızda ve anın temel özelliklerini yargısız deneyimlediğimizde bilinçli zihnimiz ortaya çıkar. Yeniden öğrenme aktif olur. Bu yüzden yaşanmış deneyimlerin en saf haline sadık kalınmalı, geçmiş referanslarla onlara gölge etmemeliyiz. İşte o zaman iyileştirilmiş zihinle beraber bilincin adaptasyon becerisi hayatta kalma sorunlarına, düşünceyi geliştirme yöntemlerine ilginç çözümler üretebilecektir.
Bireyselleşmiş ve büyümeyi başarmış insan kendi ile barışık olduğu gibi dış beklentileri aşmış, onaydan özgürleşmiştir.
Her yasanın özünde kendine karşı dürüst olma yasası vardır. Bu dağınık ruh hallerinin tek bir halde uzlaşamaması, sürekli dalgalanması ve özellikle insanın bunun sebebini anlayamaması cehennemidir. Kişi ancak kendine dürüst olduğunda kendini kabul edecektir. İçsel birlik ne hissettiğini bilen ve halinin, tavrının ne düzlemde olduğunun farkında yaşayan insanın durumudur.
Reklam
Benim bana ettiğimi başka kim bana edebilir? Sana şahdamarından yakın bu sistemi anlayıp ona göre hareket etmek lazım. Demek ki akletmeyi, düşünmeyi öğrenmek lazım. Bilinçsizce bilinçdışının bu ana kadar yarattığı her şeye razı gelmeli. Rıza göstermeli. Olanlar; senin içsel yargılarını yıkmak için kendinden yansıttıklarındı. İnsan kendi hakikatini oluşturduğunu fark edince riza da gösteriyor, razı da oluyor. Ve an'ın sorumluluğunu almaya başlıyor. Düşük bilinci besleyen duygulardan, düşünce disiplini ve zihni yeniden şekillendirerek amigdalasından, üst bilince, kararlı ve farkında olduğu bilince yükselmeye başlıyor.
Bilişsel sinirbilimcilere göre günlük yaşamda bilişsel etkinliğimizin yalnızca yüzde beşinin bilincindeyiz.Bu nedenle kararlarımızın,eylemlerimizin ,duygularımızın ve davranışlarımızın çoğu,bilinçdışımıza bağlıdır.
Algılanabilir evren, duyularla algıladığımız ve inceleyebildiğimiz alandır. Bölünebilir, değişime uğrayabilir ve elbette zamana tabidir. Akledilen (soyut-hayal edilen) evren, zamandan ve mekândan özgürdür. Bölünemez bir bütündür. Dolayısıyla insan da hayalin içindedir.
Bir seçim yaptığımızda diğer olasılık evreni, bilinç tarafından gözlem için seçilmediğinden, zihin gerçekliğimizde bulunmaz. Bu o olasılığın devam etmediği anlamına gelmez. Hálá misal âlemindedir, kendi gerçekliğimizde ise çökmüştür. Gözlem, olasılıklar arasından sadece bir olasılığa gerçekleş me imkânı verir. Sadece bir olasılığı Nur❜landırır.
145 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.