anlamsız şeyler uğruna yaşamlarını şekillendirirken, iyi ve kötünün arasında bir o yana bir bu yana tekmelenip, çamurlara bata çıka sürdürülen bir yaşamı artık özlemiyorlardı.
Sylvia Patterson'ın şahane düzeniyle Roy Beggs'in üniformasından oluşan o güvenli yapının duvarları koca bir balon gibi ellerinde patlamıştı. Hayatta kalmayı başaranlarsa artık korkmuş birer çocuktan farksızdı.
Daha önce hiç ölü görmemiş olmasına rağmen, onların ölmüş olduklarını biliyordu. Boş bir ifade vardı yüzlerinde, donuk ve renksiz; öyle ki, onlarla aynı odada olmaya bile dayanamamıştı.