Güzide Sabri Aygün'ün okuduğum ilk ama kesinlikle son kitabı olmayacak bir kitaptı benim için Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi. Evrak-ı metruk geriye kalmış, eski, önemli belge demek. Bu kitapta Fikret'in kızına bıraktığı günlüğü okuyoruz.
Yazarın Barbara Cartland pembe romanı gibi masum bir aşkı bu kadar içselleştirebilmesi yeteneğine hayran kaldım. Ortada bir yasak aşk konusu var ama en ahlâki değerleri sınırlarıyla ayırmış insan bile bu aşka saygı duyabilir okuduktan sonra.
Kalp rahatsızlığı nedeniyle randevulaşılan doktoruna sevdalanan Fikret, doktorun evli olmasıyla hayata küser. O bu durumdayken babası ona talip bulur ve istemeye istemeye de olsa Fikret aşık olmadığı ama ona aşık olan yaşlıca bir adamlar evlendirilir. Fikret kocası Sabri Bey'e müthiş bir sadakatle bağlıdır. Onun aşkına saygısı vardır. Aşkını kalbine gömüp kendini evliliğine tamamen adadığı hayatında sevdalısı doktor Nejat ile yolları ikisi için de hiç beklenmedik bir şekilde kesişecektir.
Edebiyatımıza verem, ağır hastalık gibi konuları kullanan ilk yazarlarımızdan Güzide Sabri. Bu kitabı filme de çevrilmiş ve birçok romanı dışında devam kitabı niteliğinde Fikret'in kızı da olan "Nedret" isimli bir kitabı daha var. Günümüz Türkçesine aktarıldığı gibi ilk işim onu da okumak olacak..