İnceleme yaparken spoiler vermeyi sevmiyorum bu yüzden incelemelerim pek ilgi görmüyor ama olsundu :")
Kitabımız geçmiş ve şimdiki zaman olarak ikiye ayrılıyor. Her bölümde farklı bir zamandayız. Bu biraz kafamı bulandırdı açıkçası. Sürekli sayfa çevirip tarihe bakmak zorunda kaldım ama güzeldi. En sevdiğim karakter net Erdem. Erdem kadar masum birisi yok şu kitapta. Ama en sevmediğim ise Hakan. Aşağılık adam ya, herkesi ayakta uyutuyor. Burcu zaten backstabber onu hiç saymıyorum. Alper'e karşı alınan gardları da anlamıyorum. Adam zaten söylüyor, ben birşeye canımı çok fazla sıkamam, hemen üzülmem geçer, diye. Ne var evlenip çocuk yaptıysa? Kendi ağzıyla söylüyor üç güne kalmaz yeni birini bulurum diye. Şakada olsa söyledi bunu. Her şakanın altında bir gerçek yatar. Bu arada ben katili tahmin etmiştim ve doğru çıktı. Nasıl tahmin ettiğimi söylemeyeceğim, spoiler oluyor.
OKUYUN, OKUTTURUN :")
Hayallerine kavuştuğu, mutlulukla yeni tanıştığı anda kaybolan Gökçe’nin yokluğu, en çok dostlarını etkiler. Yıllar sonra bile çözülmeyi bekleyen olayı araştıran arkadaşları, önce kendi hayatlarındaki sırlarla karşı karşıya gelirler. Gerçeğe ulaşmak ise sandıklarından daha zor olacaktır.
Geçmişin izleriyle yaşayan Yankı’yı, geçmişi şimdide arayan Alper’i, geçmişten kaçmak isteyip ona tutsak olan Erdem’i yıllar sonra bir araya getiren şey Gökçe’nin kendisini tekrar hatırlatmasıdır. Ve bu kez herkes kendi sırlarıyla yüzleşmek zorunda kalacaktır.
“Sen, yaşayamayan tüm insanlar için yaşayabildiğin kadar yaşa. Sınırlardan ve onları aşmaktan korkma.”