Ankara'nın ortasında yaşanan bir faciada doğru dürüst bir bilgi verilemiyordu. Çünkü sabah çok erkendi ve "haberi nasıl verelim" diye sorulması gereken yerler hâlâ uykudaydı.
Devlet Demiryolları Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü İsa Apaydın faciada eşi ve oğlunu kaybeden Mısra Öz'ü Twitter'da engelleyerek facia ailelerine bakışını gösterdi. İsa Apaydın sonra hesabını kilitledi, fotoğrafının olduğu bölüme de Türk bayrağı koydu. Bir dönemin özeti gibiydi bu davranış. Üstü örtülemeyecek kadar büyük kötülük olduğunda hemen bayrak ve din devreye sokuluyordu. Kötülüğü örten din ve bayrak örtüsünü kaldırmaya da kimse cesaret edemiyordu.
Ölümün sıradanlaştığı bir dönemi yaşıyoruz. Neredeyse ölümlerden ölüm beğen ülkesi hâline getirildik. Yaşamaktan çok ölüme yakın bırakılmış insanlar gibiyiz. Ölüme en yakın bırakıldığımız alan ise ihmal cinayetleri. Öyle bir hâle geldi ki, her an herkes bir ihmal cinayeti kurbanı adayı hâline geldi. İhmal, denetimsizlik, görevi suistimal, boş vermişlik, kendini yasa ve hukukun üstünde görme, nepotizm hepsi bir araya geldiğinde kaza adı altında cinayetler işlenmeye başladı.
Selahattin Seven facianın yaşandığı hatta 30 yıl tren şefliği yaptı. Coşkun Yıldız da 30 yılı aşkın makinist olarak görev yaptıktan sonra emekli oldu. O gün ikisi de trendeydi. Ağır yaralandılar. Selahattin Seven eşini o trende kaybetti. TCDD'den bir yetkili arayıp hâlini hatrını sormadı. Yıllarca hizmet ettiği kurun bir taziyeyi bile çok görmüştü. Üzgündü. "Biz demiryolcular birbirine bağlı insanlardık. Acıda sevinçte yan yana olurduk. Biz yıllarca bu kuruma hizmet ettik. Şimdi bir geçmiş olsunu ve taziyeyi çok gördüler. Demiryollarının tüm geleneklerini yok ediyorlar." diyordu.