Mycobacterium tuberculosis bakterisi, onu çepeçevre sarmalayabilen ama öldüremeyen makrofajların içinde yaşayarak hayatta kalır; herpes virüsü ise çoğunlukla bağışıklık sisteminin hedef alacağı hiçbir protein salgılamadan uzun ömürlü hücrelerin içine saklanır. Bu sessiz kalıcı mikroplar yıllar sonra, vücudun bağışıklığı baskılandığında ortaya çıkabilir.
Yüzyıllar içinde, başkaları sıtmadan ölürken Talasemi ve orak hücre anemisi taşıyıcıları hayatta kaldı ve bu genlerin ortaya çıkış sıklığı daha da artarak hali hazırda veya bir zamanlar sıtma salgını olan bölgelerde yaşayan insanlarda fazlasıyla yaygınlaştı. Afrikalıların %40 ı orak hücre anemisi taşıyıcısıyken Papua Yeni Gine nüfusunun %70 i çeşitli Talasemi mutasyonlarının taşıyıcısıdır.
Kurbanı anında öldüren son derece tahkipkar bir yaşam tarzı mikroplar açısından pek faydalı değildir, çünkü böyle bir durumda yuvalarından olmuş olurlar ve muhtemelen konakçılarıyla beraber ölürler. Daha az tahkipkar mikroplar ise konakçının bağışıklık sisteminin hemen kurbanı olma riskiyle karşı karşıyadır; bu da onların yayılmalarını engeller. Mikroplarla konakçıları olan insanlar arasında yüzyıllardır süren ortak varoluşta evrim, bu iki aşırı uç arasında bir denge sağlayarak her iki türün hayatta kalma şansını optimum seviyelere getirmiştir; ama ortama hızlı uyum sağlama özellikleri nedeniyle mikroplar genelde bu mücadelede insanlardan bir adım öncedir.
Difteri enfeksiyonu sırasında insanın kalbine ve sinirlerine hasar verebilen, koleranın o feci ishaline neden olan toksinler bakteriden ziyade bakterinin içinde yaşayan fajlar tarafından kodlanır. Fajları olmadığında Crynebacterium diphtheriae ve Vibrio cholerae bakterileri zararsızdır.
Uzmanlar, mahsül almak için ormanları yok eden insanların, daha önce ormanlarda, devrilen ağaçların açtığı güneşli noktalarda yaşayan Anofel sivrisinekleri arasında bir nüfus patlamasına neden olduklarını düşünüyorlar.
Bugüne kadar sindirim sistemimizde, bizi muhtemelen daha tehlikeli mikropların saldırısına karşı koruyan, sindirimimize yardımcı olan ve bağışıklık sistemimizi uyaran 400'den fazla türde mikrop tespit edilmiştir. Bu mikroplar biz sağlıklı olduğumuz sürece zararsızdır; ama ömeğin bir ameliyat yarasından geçerek dokularımızı istila etmeyi başardıklarında çok kötü enfeksiyonlara sebep olabilirler.