Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ölümsüz Hüzünler Kitabı

Tekin Budakoğlu

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Dipnotu ayrı güzel olan o sayfa…
Ölüm vardı elbette ve din, insanoğlunun kendini bizzat kendi gözünde mükemmelleştirmek, varlığını ulvi nedenlere bağlamak için düzenlediği bir halüsinasyon değil de katıksız bir gerçekse, ölümden sonraki varoluş da yine dinin buyruklarına göre bitimsiz bir süreklilik halini alıyordu: öyleyse ölüm, sonsuzluğun insan üzerindeki lanetiydi. Şayet ölümsüzlük bir ütopya yerine yadsınamaz bir realite olsaydı o zaman da insanın bu dünyadaki varoluşu, çırpınışları, acıları son bulmayacaktı; bu kez de insanoğlu düş kırıklığıyla  o yüklü sonsuz bir devinimde sıkışıp kalacaktı: öyleyse ikisinin arasında hiçbir fark yoktu ve günün birinde, filmlerini ağzımız açık izlediğimiz jilet parlaklığındaki jönlerin, iç bağı kurduğumuz dizi karakterlerinin, saygın bilim adamlarının, olimpiyat şampiyonu sporcuların, fotoğraf çekilirken başını kaldırmaya bile çekinen utangaç köylü kadınların ya da yakınlık duyduğumuz herhangi birinin ölüm haberini duyduğumuz da, oturma odamızda ailemizden birinin tavandaki lambaya asılmış mosmor bedeniyle ya da terk edilmiş bir yıkıntıda hiç tanımadığınız birine ait kokmuş bir cesetle karşılaştığımızda belki de hıçkırıklara boğulmamalı, aksine onun adına ölebildiği için sevinmeliydik.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
“Normal denilen, zihinlerin sınırlarını çizebildiği şeylerdir,” dedi Fuat, “oysa asıl gerçekliğin sırrına, bu sınırların dışına çıkabilenler varır.”
Zamanın doğrusal çizgide uzadığına, akıp giderek yokluğa karıştığına inanmıyordu: başlı başına bir evrimdi zaman, eşyalara, fikirlere, yüzlere ve davranışlara ve dillere ve inançlara değiyor, onlara benziyor, başkalaşıyor, dönüşüyor ve böylece kaybolmadan varlığını sürdürüyordu.
…bazen ortak zevkler, ortak davranış biçimi, kimi zaman da ortak bir suç: zaten ortak olan, birçok yerde söylenen, ön yargılarına inançlarından daha bağımlı olan toplum için her zaman doğru olandır.
Sayfa 100Kitabı okudu
Zaman, bilindik formundan olabildiğince sıyrılıyor ve kendi kendini var eden o anlamı belirsiz boşlukta, öncesine göre daha esnek, olağan dışı, hepsinden önemlisi ağır, damla damla ilerliyor sanki. Ya da çok daha hızlı, bilemiyorum…
Reklam
`Düş kadar gerçek,’ diye cevap vermişti delikanlı, `gerçek kadar düş.’
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.