Önemse Ama Umursama
Enes PolatÖnemse Ama Umursama Gönderileri
Önemse Ama Umursama kitaplarını, Önemse Ama Umursama sözleri ve alıntılarını, Önemse Ama Umursama yazarlarını, Önemse Ama Umursama yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ülkeye 3G'nin gelişini ve operatör şirketlerinin reklamlarını hatırlıyorum. O zamanlar evde fazladan bir tane 3310 vardı ve bazen alır elime benim olduğu hayalini kurardım. Kendimi yetişkin bir birey olarak düşlerdim. (Lanet olsun ki şimdi de gece uykuya dalmadan önce çocuk olmayı istiyorum ve bunun hayalini kuruyorum :) )
Fasulyeye anlat...
Bir sorunla karşılaştığın zaman elinden bir şey geliyorsa yap. Gelmiyorsa şunu düşün, ben bağırıp stres yapınca kendimi yıpratınca sorun düzelmeyecek. Hatta o zorun yüzünden kendime stres yapmış olacağım ve hem zamanım gidecek hem de ileride sağlık sorunlarım olacak. Yani çözemeyeceğim bir problem - soruna verdiğim tepki yüzünden kanser olma ihtimalimi yükselttim.
Korkma !
Korku bilimsel olarak baktığımızda içeriden veya dışarıdan gelebilecek tehditlere karşı ortaya çıkan yaşamsal bir mekanizmadır. Temeline indiğimizde bilinçaltımızın savaş yada kaç ikileminde kalma durumudur.
Oldu sana 65
Birkaç ay veya bir sene kadar sonra evlenmen, borç yapman, kredi çekip ev satın alman gerekecek. Emekli olana kadar çalışacak, emekli olduktan sonra da (Maalesef bazen emekli olmadan da.) enflasyon yükselmesin diye dua edeceksin. En az otuz yıl (İçinde o kadar oturacağının garantisi olmasa bile) ev almak için çektiğin kredinin taksitlerini ödeyeceksin. Onunla beraber araba aldığın için, çocuğun olduğu ve büyüdüğü için, harcamaları ertelemek için kredi kullanmıştın. Bi on yıl kadar da onları ödemen ve toparlanman var. Etti sana kırk sene. Zaten okuman ve atanman en az yirmi beş yaşına kadar sürer yani altmış beş yaşında evi arabası olan ve borcu olmayan birisi olabilirsin.
Yalnızlıktan sakın korkma!
İşte anlatmak istediğim şeyler bunlar. Yalnızlıktan sakın korkma. Tamam kabul ediyorum, insan sosyal bir varlık, iletişim kurmayı, dertleşmeyi tabii ki yabana atamayız. Ama sen bir şeyler üretmek istiyorsan konfor alanından çıkman ve tek başına bir şeyler üreterek özel bir insan olduğunu göstermen gerekiyor. Bu konfor alanından çıkmak için yapman gereken şey, daha önce hiç yapmadığın şeyleri yapmak.
Zaman vergini ödedin mi?
Zamandan vergi alınan bir ülkede yaşadığını hayal et. Bu ülkede yaşayan çocuklar daha okul yıllarında zamanı düşünmeye başlar ve gelecek için plan yapmaz mı? Bu kez yaşlandıklarında zamanı iyi kullanamadıkları için pişman olurlar mı sence?
Saçma gelebilir fakat zorlamamak lazım bütçeyi. herkesin maaşına oranla vergi alınsa mesela. Maaşının yüzde biri gibi. Dilenciye versen koymaz. Ancak hiç kimseden alamayacağı bir ders almış olur o zaman bireyler. Ve emin ol bu uygulama hayata geçirilirse hiçbir genç kahvede okey oynamaz veya saatlerce tivi izlemez. Gençlerimiz kendine bir hedef koyar ve o yolda mücadele eder.
Sende mi...
Çünkü sen küçüklüğünden beri kitap okuyan ve okumaya bayılan birisiydin. Kitap okurken duyduğun o haz, gidip görme fırsatın olmasa bile kitaplar sayesinde tanıdığın o yerler, farklı bakış açıları ve sonsuz sayıda hikayeler, senin her zaman zevk aldığın tek şeydi. Haliyle seni heyecanlandıran şey dünyaca ünlü bir yazar olmak ve okurlarını alıp başka dünyalara götürmek.
Her şey hayal ürünü!!!
Kitapların bir başka faydası ise, hayal dünyasını zenginleştirmesidir. Dünyadaki çoğu ürün, kitap, şirketler aklınıza ne geliyorsa hepsi bir hayal ürünün sonucudur. Bir yazarın 700-800 sayfalık roman yazması hayal ürünüdür. Bir telefon dizayn etmek, resim çizmek, araba yapmak, kıyafetler, kalem aklınıza ne geliyorsa çoğu şey bir hayal ürününün sonucudur. Bunların oluşması için insanlar fedakarlık ve çalışmadan önce 'hayal etmişlerdir.'
Var mi boyle tanidigin?
Sen güne mükemmel başlamışsın ve enerjin tavan yapmış. Etrafına baktığında ne kadar çok imkanının olduğuna şükrediyor, gelecekten umutların var ve mücadele ediyorsun. İş arkadaşlarından birine selam veriyorsun (Veya okul arkadaşın fark eder mi sence :) ) ama aldığın cevap şu "Ahh (Burada derin bir iç çekiyor. Tam olarak yazamadığım için böyle yazdım :) ) sana da merhaba." ama ayıp olmasın diye ve o kadar kısık sesle söylüyor ki sen ister istemez 'Ne diye selam verip beni derin duygularımdan uyandırıyorsa sanki. ' dediğini düşünüyorsun.