Büyük büyük dedelerinden kalma topraklarında yaşayan Bekir Kırım'ın Tatar köy kızıltaş'ta eşi Esma biricik kızı Ayşe ile yaşamaktadır. Toprakları o kadar bereketli ki Bağlar ,bahçeler ve tütün ile geçimlerini sağlamaktadırlar. Bekir yine tarlasından dönerken yolda İvan ve babası (kala mala) ile karşılaşır Rus kökenli.Kir pas içinde olan bu iki Rus'un özellikle İvanın yaptığı kalleşlik acımasızlık o kadar öfkelendiriyor ki insanı. Rus zulmüne uğrayan Kırım halkının yerinden yurdundan ata topraklarından acımasız bir şekilde sürülmesi o kadar kalbe dokunuyor ki. " Allah'ım keşke hiç savaş olmasa herkes yerinde yurdunda yaşasa "diye dua ediyor insan. Karakterler o kadar iyi anlatılmış ki.... Enverin cesareti,Zeminenin evlat acısı,Bekirin toprağına canı gönülden bağlı olması.İnek(Macit) ne hayallerle besleyip doğumunu bir baba gibi bekleyip çalınmasını...Ermenilerle yaptıkları alış-verişi...Kızıltaş köyünü o kadar güzel betimlemiş ki yazar yaşadıkları evi ,tütün tarlalarını, denizi ,ormanları hayal ettiğimde sanki cennet diyorum. Çok üzülerek okudum... Okuyacaklara şimdiden Keyfli okumalar ...