Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

14 ve 15. Yüzyılda Fransa ve Hollanda’da Yaşam Düşünce ve Sanat Formlarına Dair Bir İnceleme

Ortaçağın Sonbaharı

Johan Huizinga

Ortaçağın Sonbaharı Gönderileri

Ortaçağın Sonbaharı kitaplarını, Ortaçağın Sonbaharı sözleri ve alıntılarını, Ortaçağın Sonbaharı yazarlarını, Ortaçağın Sonbaharı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kibir, feodal ve hiyerarşik bir çağın günahı denilebilir belki de.
Sayfa 31
Reklam
İnfazlar ahlaki dersler içeren gösteri oyunlarıydı. Dehşetengiz suçlar karşısında hukuk da gaddarca cezalar icat etmişti. Brüksel'de kundakçılık ve cinayetten hükümlü bir genç, ateşe verilmiş çalı çırpıdan oluşan bir çemberin ortasında bulunan demir bir kazığa, bu kazığın etrafında dönebilecek şekilde zincirle bağlanmıştı. Seyircilere dokunaklı sözlerle hitap ediyordu ve ''yürekleri öyle bir dağladı ki herkes gözyaşına boğuldu ve onun ölümü o zamana dek görülenlerin en iyisi diye yorumlandı.''
Sayfa 12 - Alfa Yayınları
"Kırsal yaşam düşü, bir edebî tür olmanın biraz ötesinde hayatın kendisini ıslah etme ihtiyacıdır. Söz konusu olan sadece masum ve doğal zevkleriyle çobanların hayatını tasvir etmek değil, gerçekte olmasa bile en azından güzel bir oyunun yanılsamasını taklit etmektir. "
"A superbia initium sumpsit omnis perditio. Radix omnium malorum est cupiditias" (bütün yıkımlar kibirden gelir. bütün kötülüklerin kaynağı tamahdır.)
Metafor olmaksızın tek bir düşünceyi bile ifade etmek imkansızdır. İmgeleri aşmaya yönelik bütün çabalar boşa çıkmaya mah.kümdur. İnsanın en yakıcı özlemlerinden ancak olumsuz terimlerle söz edebilmesi gönlün ihtiyaçlarını karşılamaz ve felsefenin artık ifade olanağı bulamadığı yerde devreye şiir girer. Mistisizm yüce tefekkürün baş döndürücü tepelerinden sembolizmin çiçekli çayırlarına inen yolu her zaman yeniden keşfetmiştir. Bütün ifade biçimleri tükendiğinde Aziz Bernard ve Aziz Victor ekolü gibi eski Fransız mistiklerinin tatlı lirizmi mistiklerin imdadına her zaman koşar. Vecd hallerinde alegorinin renkleri ve şekilleri yeniden belirir. Henry Susa, Ebedi Hikmeti nişanlısı olarak görür: "Bulutlarla kaplı bir gökyüzünün yükseklerinde süzülüyordu [nişanlısı], Venüs veya ışıklarını saçan güneş gibi parlıyordu; tacı ebediyet, entarisi ahiret mutluluğu, sözü letafet, öpücüğü mutlak zevkti; uzakta ve yakında, çok yukarıda ve aşağıdaydı; hem ortadaydı hem de saklı; kendine yaklaşılmasına izin veriyor, ama yine de kimse onu yakalayamıyordu."
Sayfa 257Kitabı okudu
Reklam
Hayal gücü kaygı ve dehşet aşılamak için müthiş zenginlikteke kaynakları kullansa da semavi sevincin ifadesi her zaman son derece ilkel ve tekdüze kalmaktaydı. İnsan dili mutlak saadetin ne menem bir şey olduğunu gösteremez. İdeayı aritmetiksel açıdan güçlendirmekten başka bir şey yapamayan yetersiz üstünlük derecelerini kullanır sadece. Yüksekliği, genişliği ve tükenmezliği ifade eden terimler icat etmenin faydası nedir ki? İnsanlar asla hayal gücünün Ötesine geçemezler, kaçınılmaz olarak sonsuzu sonluya indirger ve bunun neticesinde mutlağın duygusunu zayıflatırlar. Her duygu ifade edilirken ani etkisinden bir şey kaybeder; Tanrı'ya atfedilen her sıfat O'nun yüceliğinden bir şeyler alıp götürür.
Sayfa 254Kitabı okudu
Her şeyi genel bir kalıba indirgemeye yönelik bu eğilim, bireysel özellikleri ayırt etme ve tanımlama yetisini hiç kazanamamış ortaçağ zihniyetindeki temel bir zayıflık olarak telakki edilmiştir. Bu öncülden yola çıkarak Rönesansı bilindik şekilde şöyle özetleyebiliriz: Bireyselciliğin gelişinin haklı çıkarılması. Ancak temelde bu antitez isabetsiz ve yanıltıcıdır. Ortaçağda spesifik özellikleri idrak etme melekesi ne düzeyde olursa olsun, insanlar her zaman bilinçli olarak ve bir amaca binaen onları genel bir ilke altında toplamak için tekil nitelikleri ve şeylerin ince ayrımını gözardı etmişlerdir. Bu zihinsel eğilim köklü bir idealizmin sonucudur. İnsanlar her zaman ve münhasıran genel anlamı, mutlakla olan bağlantıyı, ahlaki idealliği, bir şeyin nihai anlamını idrak etmeye yönelik vazgeçilmez bir ihtiyaç duymuşlardır. Önemli olan kişisel olmayandır. Zihin tekil gerçekliklerin değil, modellerin, örneklerin ve normların peşindedir.
Sayfa 248Kitabı okudu
219 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.