Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı İmparatorluğu'nda Fotoğrafçılık 1839-1923

Engin Özendes

Osmanlı İmparatorluğu'nda Fotoğrafçılık 1839-1923 Sözleri ve Alıntıları

Osmanlı İmparatorluğu'nda Fotoğrafçılık 1839-1923 sözleri ve alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğu'nda Fotoğrafçılık 1839-1923 kitap alıntılarını, Osmanlı İmparatorluğu'nda Fotoğrafçılık 1839-1923 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gelişen Gezi Koşulları
1 Haziran 1889’da İstanbul’a karadan ilk toplu turisttik seyahat, Orient Express’le gerçekleşti. Sonrasında Orient Express Doğu’ya seyahatin bir simgesi haline geldi. Bu ilgiyle birlikte İstanbul’un büyük otelleri, kafeteryaları, mağazaları yeni bir görünüm kazandı. Koyu Mac’i zemin üzerinde altın rengi iki Aslanlı logosuyla Orient Express, taşıdığı yolculara, düşten gerçeğe dönüştürecekleri yeni yerleri keşfetme özgürlüğünü verdi.
Sayfa 35 - Yem YayınKitabı okudu
Kocatepe
“O sabah Kocatepe’de bulunuyorduk. Taarruz, Şafak vakti saat beşte başlamıştı. Mustafa Kemal Paşa günler geceler süren yorgunluğuna rağmen ayakta, vaziyeti adım adım takip ediyor, direktifler veriyordu. Bir ara kumandanlardan ayrıldı. Tek başına, kayalıklar arasında daldın ve düşünceli dolaşmaya başladı. Zaman zaman Sahra dürbünleriyle düşman cephesine bakıyordu...Bir aralık o kayalık tepenin ucuna geldi. Hafifçe eğilmişti. Başparmağı, dudaklarının arasındaydı. Hemen objektifi çevirdim, adeta nefes almayacak kadar bir sessizlik içinde deklanşöre bastım, resmini çekti . Saat 11’di...” Etem TEM, 26 Ağustos 1922
Sayfa 316 - Yem YayınKitabı okudu
Reklam
Mezarlıklar
Mezarlıklar, Osmanlı halkının gezinti yerleriydi. Akşamları kandillerle aydınlatılan mezarlıklarda Müslüman veya Hıristiyan halk toplanır, her türlü seyyar satıcı da buraları panayır yerine döndürürdü. Özellikle bayramlarda saz seslerininde duyulduğu mezarlık alanlarında konser bile verilirdi. 1855’te Kırım Savaşı’ndan dönen Fransız askeri bandosunun Tepebaşı’nda bulunan mezarlıkta verdiği konser günlerce Pera halkı tarafından konuşuldu.
Sayfa 27 - Yem YayınKitabı okudu
İstanbul’a ilk kahve,1543 yılında gemilerle getirildi. Tütün ise İstanbul’da 1600’lü yılların başında tanınmaya başladı. Her mahallede bulunan kahvehanelerde perde oyunları gösterilir, ortaoyunları oynanır, çeşitli eğlenceler yapılır, sohbetler edilir, bazılarında kitaplar okunurdu. En önemlisi de kahveci kitap okuyan müşteriden para almazdı.
Sayfa 21 - Yem YayınKitabı okudu
Pera
Türkler bu semt için Pera adını hiç kullanmadılar ve Galata surlarının dışında kalan yerlere ‘Beyoğlu’ adını verdiler.” Cumhuriyetim başlangıcından beri adı İstiklal Caddesi olarak söylemen Grand’ Rue de Pera’nın Osmanlı döneminde üç ayrı adı vardı. Ağdalı Osmanlıca konuşanlar için ‘Cadde-i Kebir’ , Avrupalılar ve Levantenler için Grand’ Rue de Pera , İstanbul yakasından oturanlar için ise ‘Doğruyol’.
Sayfa 55 - Yem YayınKitabı okudu
Gustave Flaubert’in dediği gibi, “Mevlevi’lerden çıkılıp, operaya gidilen acayip bir kent”ti burası.
Sayfa 41 - Yem YayınKitabı okudu
Reklam
Fotoğraf ve Din İlişkileri
Müslüman Osmanlı vatandaşları ticaretle fazlaca meşgul değillerdi. Özellikle, fotoğraf gibi yeni bir buluşun ticaretine atılmayı macera olarak kabul ettiklerinden, böyle bir işe yanaşmazlardı. Sultan 2. Abdülhamid, anılarında bu üzüntüsünü şöyle dile getiriyordu:” Sıkıntılarımızın kökü Osmanlı erkeğinin, hakiki bir kıymet yaratmak üzere çalışmamasından ileri gelmektedir. Efendi mevkiinde kalıp başkasını kendi yerine kullanmaya alışmıştır. Onun için önemli olan yaşamak, hayatın tadını çıkarmaktır.
Sayfa 38 - Yem YayınKitabı okudu
Fotoğraf ve Din İlişkileri
Kur’an’da resmî yasaklayan bir ayet yoktur. İslam’da resim yapmak değil, resimlere tapmak yasaklanmıştır. Pek çok Osmanlı sultanı başından beri resimlerini, hem de yabancı ressamlara yaptırdılar. Türklerin İslamiyet’i kabul edişlerinin daha ilk yüzyılında resim ve heykel yapıldı ve mezar taşlarında ölü ile ilgili kadın ve erkek figürleri kullanıldı.
Sayfa 36 - Yem YayınKitabı okudu