İlham, meleğin aracılığı olmadan özel bir şekilde Hak Teâlâ’dan husule gelen bir şeydir. Vahy ise melek vasıtası ile olur. Bundan dolayı kutsî hadisler Allah’ın sözü oldukları için vahiy ve Kur’an diye isimlendirilmiştir... vahiy, meleğin görünmesi ve onun kelamının işitilmesi ile meydana gelir. Bu, keşf-i manevîyi de içine alan keşf-i şuhûdi türü bir olaydır. İlham ise sadece manevî keşif türündendır. Ayrıca vahiy, zâhirle ilişkisinden dolayı nübüvvete özeldir. İlham ise velâyetin özelliklerindendır. Dahası vahiy, ilhamdan farklı olarak, tebliğ edilmesi şart görülmüş bir olaydır.
Vahdet-i vücûd nazariyesine göre şekillenmiştir. Onun düşüncesinde varlık tek olduğu için zaman da tektir. Zamanın geçmiş, gelecek ve şimdi gibi kısımlara ayrılması tamamıyla bize göredir. Zamanın bu şekilde kısımlara ayrılması, tek olan zamana göre değil, zaman içinde gerçekleşen olaylara göredir. Başka bir deyişle dün, yarın ve bugün şeklinde isimlendirme hakiki bir gerçeklik olmayıp, göreli ve izafi bir nitelendirmeden ibarettir. Gerçek zaman tektir. Allah katında sabah, akşam, geçmiş, gelecek, şimdi gibi ayrımlar söz konusu değildir.