Osmanlı Tarihi sözleri ve alıntılarını, Osmanlı Tarihi kitap alıntılarını, Osmanlı Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
" 'Islahat Fermanı' yabancı devletlerin hazırladığı ve Bâb-ı Âlî'nin kabul etmek zorunda kaldığı bir ıslahat programıdır. Osmanlı Devleti, bu fermanı kendiliğinden ilân ettiğini dünyaya açıklamakla, hükümranlık haklarını yalnız şekil yönünden kurtarmış oluyordu."
"Devlet memurlarının yetiştirilmesi için ilkokul derecesinde bir 'Mekteb-i Maarif-i Adlî' kuruldu. Adlî kelimesi, okulun Mahmud-ı Adlî zamanında kurulduğunu anlatmak için verilmişti."
"Gerçekte, Lale Devri, her şeyden önce yeni bir yaşama anlayışının ifadesidir. Nedim, 'Gülelim, oynıyalım, kâm alalım dünyadan' misraı ile bu anlayışı gösterir."
"Devlet sisteminin iyi işlemesi için padişah, ulema ve yeniçeri ocağı arasında bir ahenk bulunması lâzımdır. Böyle bir ahengin devamı ise, her şeyden önce, padişahın karakteri ile ilgilidir."
III.Selim'den önce ıslahat yapanların bir tek gayesi vardı: Bozulan düzeni kuvvete dayanarak tekrar kurmak. Bu bakımdan XVII nci yüzyılın ıslahat çalışmaları disiplinsel karakter taşır. Bu çalışmalar, ıslahata girişenlerin gösterdikleri şiddet derecesinde muvaffak olmuş ve onların mukadderine bağlı kalmıştır. Nitekim ıslahatçılar öldükten sonra imparatorluk tekrar ıslaha gerekli duruma düşmüştür.
XVIII inci yüzyıla kadar komşu olmalarına rağmen, birbirlerine yalnız düşman nazariyle bakan Osmanlı İmparatorluğu ile Avrupa, bu yüzyılın ilk yarısında birbirlerini tanıma gereğini duymuşlardır.
"Gülhane hattının okunmasında hazır bulunan Rum patriği, Gülhane hattı okunup da kırmızı atlastan yapılmış keseye konunca 'inşallah bir daha bu keseden dışarı çıkmaz' söziyle hoşnutsuzluğunu göstermişti."
"Paris Kongresi'ne harbi kazanan devletlerden biri olarak iştirak etmiş olan Osmanlı Devleti, Karadeniz'de mağlup Rusya'ya yükletilmek istenen durumu kendisi için kabul etmeye zorlanmıştı."
"Eğer Lâle devrinde Avrupa ile başlıyan bu yakınlaşma devam etseydi, hiç şüphesiz Osmanlılar, Batılıların müspet tesirlerini çok çabuk kabul edeceklerdi. Fakat Patrona Halil isyanı ile (1730) batılılaşmak yolunda ilk kupür hasıl oluyor."