Osmanlı'da Harem

Meral Altındal

Osmanlı'da Harem Gönderileri

Osmanlı'da Harem kitaplarını, Osmanlı'da Harem sözleri ve alıntılarını, Osmanlı'da Harem yazarlarını, Osmanlı'da Harem yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
288 syf.
·
Puan vermedi
·
35 saatte okudu
Osmanlı imparatorluğunın en dıkkat çeken bölümü "Harem"neden vardı Harem bölümünün amacı nedir?soruların cevabına bakalım buyurun Padişaha ve hanedana bağlı bir aristokrasi yaratılmasını sağlamak için cariyelerin eğitilmesini sağlayan kurumdur. Harem (Osmanlıca: حرم همايون; Harem-i Hümâyun), II. Mehmed döneminde kurumsallaşan ve Osmanlı padişahının annesi, kız kardeşi, cariyeleri ve bunların hizmetkârlarının yaşadığı saray alanı. PADİŞAHLAR CARİYELERİ NASIL SEÇERDİ? Cariyeler, Kızlar Ağası olarak adlandırılan kişi tarafından özel bir sınava tabii tutulurdu. Başarılı olan cariyeler sonrasında Kızlar Ağası tarafından isimleriyle çağrılırdı Hem fitneye daha çok yol açma ihtimali, hem teminindeki güçlük ve hem de hadım edilmelerinin zorluğu ve dayanıksız olmaları sebebiyle, özellikle III. Murad zamanında Osmanlı Hareminde ak hadımların yerini zenci olan siyah hadımlar alınmaya başlandı. Mekke hareminin sınırlarını Hz. İbrahim as Medine'ninkini ise Hz. Peygamber belirlemiş youtu.be/yd1o8gVEb0U?si=...
İlber Ortaylı
İlber Ortaylı
'njn anlatımıyla konuya vakıf olunacağını düşünüyorum
Osmanlı'da Harem
Osmanlı'da Harem
Osmanlı'da Harem
Osmanlı'da HaremMeral Altındal · Altın Kitaplar · 199918 okunma
Saraya alındıkları günden itibaren adını ve dinini değiştiren cariyele­re öncelikle Kuran öğretilirdii. Bu yüzden çoğu okuma ve yazma bilirdi. ilerde padişahın kadını olacağı düşünülerek, tümüne saray görgüsü ve nezaket öğretilirdi. Her cariyeye özelliğine göre, Farsça bir isim verilir­ di. Hoşnaz , Safdil, Hoşneva, Ebrunigar gibi. .. Acemilikten kalfalığa geçebilmeleri için, saray geleneklerini ve işleri­ni iyi öğrenmeleri gerekirdi. Acemilik devresinden sonra kalfanın hizme­tiıne girenler bir tür staj yapardı. Daha sonra yetiştiğine inanılanlar kalfa olurdu. Kalfanın bir üstü ise ustalıktı. En küçük bir hatayı bile affetme­yen saray örgütünde ustalığa yükselmek önemli bir aşamaydı. Cariyeler Dairesi, Haremin diğer kısımları kadar süslü bir dekoratif değildir. Günün ilk ışıklarıyla uyanan cariyeler, sabah namazlarını kılıp, görevlerini yapmaya başlardı. Çamaşır, külhan, sofra gibi genel hizmetleri yapanlar, genç ve güzel olmayanlardır.
Sayfa 66 - Altın kitaplarKitabı okudu
Reklam
Portekiz ve İspanya'nın katolik zulmünden kaçan Yahudilerin çoğu il. Beyazıd döneminde Osmanlılar tarafından kabul edilmişti. Bu göç sırasında Sicilya'ya yerleşen bazı aileler de vardı. Gittikleri topraklarda hoş karşılanmayanlar, yeniden başka toprakla­ ra gitmek zorunda kalıyordu. Malta gemisiyle Sicilya'dan ayrılan böyle bir aile, Türk korsanlarının eline geçmişti. İçlerinde çok güzel bir kız var­ dı. Kanuni'nin padişahlığı sırasında saraya satılan bu müstesna güzel, Hürrem tarafından yetiştirilecekti. Oğlu it Selim, Manis a Sancakbeyliği yaptığı sırada annesinden şöyle bir mektup almışt "Nurbanu, gelip geçmiş cariyeler içinde güzellikte misline az rast­lanır, cilve edada mümtaz, naz ve niyazda serefraz bir afett ir."
Sayfa 40 - Altın kitaplarKitabı okudu
Peki köle ve cariye satışlarından devletin kazancı neydi? Devlet, bu alışverişten vergi alıyordu. Çünkü bu alışveriş lüks ve keyfi görüyor, payını da ona göre istiyordu. 17.asrın sonlarına doğru İstanbul'a yaklaşık yılda 20bin esirin geldiğini belirten Ricaıut, alan olarak denizden karadan Kırım, Akdeniz ve Orta Avrupa'yı gösterir.
Kadınların, kayıklara erkeklerle binme yasağı Fatih'ten II.Abdülhamit devri sonlarına kadar devam etmiş bir yasaktı. Kadınlar tek ve iki üç çiftle kayıklarla erkeklerle beraber binemezlerdi.yasağın konulmasına sebep bazı hafifmeşrep nazenin taze kadınların kayıklarda, kırıkları olan erkeklere buluşmalarına mani olmaktı. Bazı kayıyçılar göz yumma karşılığında devletçe tespit edilen narhdan kat kat üstün para kopardıkları için yasağa rağmen kayıtlarına erkekle beraber kadın alırlar, görülüp ne için aldığını sorulunca "erimdir dedi aldım" derlerdi.
Hiç bir Osmanlı padişahı I.Abdülhamit kadar aşık olup böylesine mektuplar yazmamıştır. Ruhşah, Hürrem Sultan'ı da geride bırakacak bir aşkla sevilmiştir. Padişahın ona göderdiği mektuplardan, onun davetlerine gitmediği, nazlandığı hatta kaçtığı anlaşılmaktadır. O Abdülhamit, Ruhşah'ına secde edip, kurban olmakta, " Bu gece de gelmezseniz bildim ki bana muhabbetiniz yoktur" diye mektuplar yazar. Bir iki gece Ruhşah'ı beklemiş, gelmediğinde ise cezalandıracak yerde, ona yakarış dolu yeni bir mektup göndermiştir.
Reklam
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.