Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Osmanlı'dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler

Kemal H. Karpat

Osmanlı'dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler Gönderileri

Osmanlı'dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler kitaplarını, Osmanlı'dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler sözleri ve alıntılarını, Osmanlı'dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler yazarlarını, Osmanlı'dan Günümüze Etnik Yapılanma ve Göçler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Göçmenlerin yeni geldikleri toprakları samimiyetle benimseme örnekleri çoktur. 1.Dünya Savaşı'nda Çanakkale'de ölen subayların yüzde 12'si göçmendi.
Dış kimlik, kabile, kavim ve devlet gibi devamlılık arz eden isimlerden oluşur. İç kimlik ise aynı kültürü, dini, dili, değerleri, hukuku paylaşan ve aynı siyasi idare altında yaşayarak o idarenin kültürünü benimseyen kimselerin sahip oldukları ortak psikolojik, duygusal yakınlık ve beraberlik hissidir.
Reklam
Asimilasyon en geniş anlamı ile göçmenlerin yeni geldikleri ülke halkının içinde eriyip, o ülkenin bir parçası olması manasına gelir. Entegrasyon ise göçmenin değişik bir bütünün içinde yerleşmesi veya onunla bağdaşması, fakat kültürel kişiliğini belirli ölçülerde korumasına imkan veren olgusal bir kavramdır. Göçler entegrasyon ile başlar ancak genelde asimilasyon ile neticelenir.
Çerkez göçü
Kayda değer bütün etkenler göz önüne alındığında, 1859-1 879 yılları arasında çoğu Çerkez olmak üzere yaklaşık 2 milyon Kafkas'ın Rusyayı terk ettiği tahmininde bulunmak akla yatkın görün mektedir. Ancak, bunlardan sadece 1.500.000'i hayatta kalmış ve Osmanlı topraklarına yerleşebilmişti. 1881 yılından 1914 yılına kadar olan sürede ise yaklaşık yarım milyon Çerkez daha, çok sayıda Müslümanla birlikte Rusya'da Kazandan ve Urallar'dan göç etmişti.
Sayfa 170Kitabı okudu
Nazım Hikmet'in dedesi
Osmanlı devletine göç edip yerleşen diğer Slavlar arasında, 1848 ayaklanmalarına katılmış olan pek çok Polonyalı siyasal önder ve onların yandaşları da bulunuyordu.Bunların bir bölümü İslamiyete geçmiş, isimlerini değiştirmiş ve Türkiye'nin siyasal, askeri ve kültürel hayatında önemli roller üstlenmişlerdi. Örneğin, Mahmut Celalettin Paşa (Constantine Boznecky), Avrupa'yla ilişkilerinde sultana yaptığı yardımlar ile modernleşme sürecinde çok önemli etkileri olmuş Polonyalı bir dönmeydi; torunu Nazım Hikmet Ran, Türkiye'nin en büyük solcu şairi oldu. Kırım Savaşı sırasında Türkiye'de bir Polonya ordusu kurulmuş, Polonyalı subaylar ve askerler Rodop Dağları'ndan gelen ve Slavca konuşan Müslümanlarla birlikte 1877-1878 Savaşı sırasında Rus ve Bulgar birliklerine karşı omuz omuza savaşmışlardı.
Sayfa 157Kitabı okudu
Kayı Aşiretinden mi ?
Ertuğrul ve Osman Gazi'nin Kayı aşiretinden olduğu bir an kabul edilse bile (bu tartışmalı konuya girmek istemiyorum, onların beylikleri hiçbir zaman Kayı aşireti beyliği olmamıştır ve olamazdı) bu beylikte herhangi bir aşiretin çoğunluk sağlaması söz konusu olmazdı.
Reklam
Neden Yıkıldı?
İnkar edilmez bir gerçek varsa, o da, Osmanlı devletinin göçlerle başlamış ve sonunda 1 878-1918 ve 1912- 14 tarihinde Rumeliöen Anadolu'ya olan göçlerle de son bulmuş olmasıdır. Bu devletin ilk yüzyılında asıl gücü Rumeli'de toplanmış, Rumeli'nin çöküşü ise Osmanlı devletinin sonunu getirmiştir. Osmanlı devletinin yıkılışında göçlerin, yani Türk ve Müslüman halkın Balkanlar'dan zorla çıkarılmalarının (ve öldürülmelerinin) büyük rolünü inceleyenlerin sayısı çok azdır.
Ali Suavi
Bir toprak parçası üzerine yerleşmiş olan bir millet o toprak parçasını vatan olarak mukaddes görmez ve savunmazsa o toprağı kaybetmeye mahkumdur. Toprağa olan bağlılığın modern bir milletin ve kültürün var olmasındaki can alıcı önemini Müslümanlar az zamanda anlamışlar ve nihayet göçe karşı çıkmışlardı. Örneğin, İsmail Gaspıralı, Kırım'da yayınladığı gazetesinde tüm Rusya Müslümanlarına seslenerek, "göç etmeyiniz" yerlerinizi, evlerinizi her seyinizi olduğu gibi muhafaza ediniz, çünkü bu topraklara ancak bu şekilde sahip kalabilirsiniz mesajlarını içeren yazılar yazmıştır. (Belki de bu yüzden Stalin'in 1944'te Orta Asya'ya zorla sürdüğü Kırımdaki Müslüman halk, yurtlarına dönmek için durmadan mücadele etmiştir. Sonunda -azınlık olsa da Kırımlı Müslümanlar anavatanlarına dönebilmiştir. Bugün Kırım nüfusunun yüzde 1 O'unu yurtlarına dönen Müslümanlar oluşturmaktadır. Bu mücadeleyi yakından izleyen ve az da olsa katkıda bulunan bir kimse olarak göçlerin önemini daha iyi anladım.) Müslümanların Rodop İsyanı olarak bilinen hareketi de topraklarını korumak için yapılmıştır. Bu hareketin çok büyük önemi vardır ve II. Abdülhamit tarafından önlenmiştir. Ali Suavi'nin 1 878'de Çırağan Sarayı'nı basması biraz da göçmenlerin gayretiyle olmuştur.
Osmanlıda Değişim
Osmanlıda değişim, ıslahat, reform gibi isimlerle anılan girişimlerin ana amacı devleti ihya (diriltmek, tekrar ayağa kaldırmak) idi. İhya fikri İslamiyet'le (her yüz senede bir, biri tarafından gerçekleş tirilecek şekilde) vardır, ama bunu fiilen gerçekleştiren ilk devlet Osmanlıdır. Gerçekten tarihte ilk kez, Müslüman bir devlet olan Osmanlı kendi varlığını devam ettirmek için toplumu değiştirme kararı almıştır. Tekrar edelim; Osmanlı ihyasının ilk amacı toplumu değil devleti güçlendirmekti. Ama kaçınılmaz bir gerçek vardır. Bir milletin devletine ihtiyacı vardır, onsuz varlığı tehlikededir. Yeni anlamda devletin -milli devletin- yaşamasının ana koşulu eninde sonunda toplumla kaynaşması, o toplumun kültürünü, dilini benimsemesidir. Toplumu, bilhassa Müslüman kesimi kendi amaçları için kullanan Osmanlı devleti sonunda kendi toplumuyla birleşmek, o topluma dayanmak ve o toplumun kültürünü benimsemek zorunda kalmıştır. Milli devletin milli kültürü vardır. Osmanlıda değişim yani reformlar devleti nihayet toplumla kaynaşmaya mecbur edecektir ki bunun ilk adımı 1. Meşrutiyet'tir.
......Bugünkü Türkiye'nin bazı kimlik ve davranış özelliklerini daha Osmanlının kuruluşunda görmek mümkündür. Osman Gazi'nin kurduğu beylik geniş çapta, Anadolu'daki Moğol baskısından kaçmış olan Oğuz kabilelerinin eseridir. Bu aşiretler eski yapılarını kaybetmiş ve birbirleriyle kaynaşarak Rumeli'de ortak yeni bir kimlikle ortaya çıkmıştır. Bu hareketin liderleri, bir yandan ahi esnaf kuruluşları ile sufi İslam'ın temsilcileri (babalar, dedeler), diğer yandan kendi kabiliyetleri ve liderlik ehliyetleri sayesinde yükselen Ertuğrul ve Osman Gazi gibi kimselerdir. Sonradan yazılan tarihler Osmanlı hanedanını yüce hanedanlara bağlamışsa da bunun gerçekle ilgisi yoktur.
80 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.