Osmanlılarda Sahaflık Ve Sahaflar

İsmail E. Erünsal

Osmanlılarda Sahaflık Ve Sahaflar Posts

You can find Osmanlılarda Sahaflık Ve Sahaflar books, Osmanlılarda Sahaflık Ve Sahaflar quotes and quotes, Osmanlılarda Sahaflık Ve Sahaflar authors, Osmanlılarda Sahaflık Ve Sahaflar reviews and reviews on 1000Kitap.
Sahaflar hakkındaki peşin hükümlerin, özellikle de çoğu ilmîye mesleğinin çeşitli kademelerinde görev yapan bu kimselerin câhil oldukları hususundaki görüşlerin temelsiz olduğu anlaşılmıştır. Hazırladıkları müzâyede listelerindeki kitapların tasnifi ve adlarının tespiti konusundaki gösterdikleri başarı da bu kanaatin yanlış olduğunu ortaya koymuştur.
Sayfa 338
Sahaflar Çarşısı'ndaki müzâyedeler genellikle Salı günleri yapılmaktaydı. Namık Kemal, Menemenli Rif'at Bey'e yazdığı bir mektupta enteresan kitaplar bulmak istiyorsa salı günleri Sahaflar Çarşısı'nda bulunmasını tavsiye eder.
Sayfa 313
Reklam
27 N. 1310 (14 Nisan 1893) tarihinde vefat eden Muallim Naci'nin ölümünden bir buçuk yıl sonra tespit edilen terekesinde, kütüphânesindeki kitaplar yanında telif etmiş olduğu bazı eserlerinin basılı çok sayıda nüshaları bulunduğu görüldüğünden, müzâyedesi dört farklı yerde gerçekleştirilmiştir: Evinde, Sahaflar Çarşısı'nda, Bâbıâli Caddesi'nde Kitapçı Arakel Ağa'nın dükkânında, Hoca Paşa Hanı derununda. Çok sayıdaki matbu kitabın satışı için Kitapçı Arakel'in dükkânıyla Bâbıâli'deki Hoca Paşa Hanı en uygun yerlerdi.
Sayfa 309
Evliya Çelebi, Bidlis Hanı Abdal Han'ın hazinesinden çıkan meşhur hattatlar tarafından hükümdarlar için yazılmış mücevher ciltli mushaflarla dinî ilimlerle ilgili iki bin altı yüz kütüb-i nefisenin ve birkaç bin cilt de müzehheb ve münakkaş edebî eserlerin, murakkalar ve kıtaların ve "kefere hattıyla basılmış" kitapların müzâyedeyle satıldığını nakleder. Eğer Evliya Çelebi'nin naklettikleri doğru ise bu müzâyede imparatorluk tarihinde yapılmış en zengin müzâyede olmalıdır.
Sayfa 305
Mısır'ın fethinde Memlûk sultanlarının hususî kütüphânelerinin Otlukbeli Savaşı'ndan sonra da Uzun Hasan'ın kitaplarının İstanbul'a getirildiği bilinmektedir. Fethedilen topraklardaki vakıf kütüphânelerine ise dokunulmadığı gibi sayımları yapılmış, katalogları hazırlattırılmış ve düzenli bir şekilde faaliyetlerini sürdürmeleri sağlanmıştır.
Sayfa 296
Bazı müelliflerin, Osmanlıların fethettikleri Arap topraklarında mevcut kütüphânelerdeki kitapları alıp İstanbul'a getirdikleri şeklindeki görüşleri gerçek dışıdır. Osmanlı döneminde fethedilen topraklardaki mevcut vakıf kütüphânelerine el sürülmediği gibi, bu bölgelerde Osmanlı devlet adamları ve ulemâsı tarafından birçok vakıf kütüphânesi de kurulmuştur. Ancak fethedilen bölgelerin beylerinin ve hükümdarlarının özel kütüphânelerinde bulunan kitaplar ganimet olarak kabul edildiğinden bunlara el konulmuştur.
Sayfa 296
Reklam
Sahaf esnâfının başı sahaflar şeyhi idi. C. White, sahaflar şeyhinin esnâfın en yaşlı ve en saygın kişileri arasından seçildiğini söyler. Sahaflar şeyhliğinin ne zaman ihdas edildiğini bilemiyoruz. Ancak Galland'ın bu görevliden "kitapçıların başı olan sahafbaşı" diye bahsetmesi, XVII. asra ait bazı sicil kayıtlarında da bu isimle anılan bir görevlinin geçmesi, sahaflar şeyhinin oldukça eski bir tarihten itibaren mevcut olduğunu gösterir.
Sayfa 215
XVII. asırda sahafların ticarî faaliyetlerini konu edinen bir belgeye rastlayamadık. Özellikle de zararlı olduğu düşünülen kitapların sahaflarda satışıyla ilgili bir kısıtlamanın olduğunu gösteren herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Devletin kitap satışına yaklaşımı daha çok alıcının-satıcının kandırılmamasını ve satışların belirli kurallara uyularak yapılmasını düzenleme yönünde olmuştur.
Sayfa 210
Batı'dakinin aksine Osmanlı ülkesinde, ne dinî ne de siyasî endişelerle sahafların faaliyetleri kontrol altına alınmaya çalışılmıştır.
Sayfa 209
Gerek İstanbul'da gerekse taşrada ilmîye sınıfından sonra sahafların en önemli müşteri grupları arasında tekke mensupları yer alıyordu. Osmanlı coğrafyasına yayılmış bütün tekke ve zaviyelerin bir çoğunda kütüphânelerin mevcut olması ve şeyhler ve tarikata bağlı olan diğer tasavvuf erbabının terekelerinde önemli miktarda kitaba rastlanması bu zümrenin de sahaflarla olan yakın münasebetini belgelemektedir. Hatta İstanbul'da kurulan ilk kütüphâne, Visali adıyla tanınan Şeyh Muhammed b. Şeyh Hasan Geylanî'nin 858 (1454) yılında kurduğu kütüphâne olup tekke mensuplarının kitapla ilişkisini göstermesi bakımından önemli bir örnektir.
Sayfa 147
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.