Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Modernleşme, Merkeziyetçilik ve İsyan

Osmanlı'nın Son Yüzyılında Kürtler

Nihat Karademir

Osmanlı'nın Son Yüzyılında Kürtler Gönderileri

Osmanlı'nın Son Yüzyılında Kürtler kitaplarını, Osmanlı'nın Son Yüzyılında Kürtler sözleri ve alıntılarını, Osmanlı'nın Son Yüzyılında Kürtler yazarlarını, Osmanlı'nın Son Yüzyılında Kürtler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mevlana Halid, sadece seyyidlerin dini alandaki tekeline son vermedi. Başta kendi hanımı olmak üzere kadınların tarikatta daha aktif rol oynamalarını da teşvik ederek veya en azından onaylayarak egemen geleneksel anlayışın dışına da çıktı. Bu yenilik kadınlara toplum içinde daha fazla özgürlük ve sorumluluk veren Kürt aşiret geleneğine de ters değildi. Kadınların kazanılmasının Halidiliğe birçok pratik faydaları oldu. Halid'in hanımı Hatice, kocasının ölümünden sonra yaklaşık altmış yıl, Şeyh'ten kalan mülkleri yönetti ve Osmanlı yöneticileri ile iyi ilişkiler geliştirerek tarikatın ve ailesinin Suriye'deki varlığına önemli katkılar sağladı. Şeyh'in kız kardeşi Fatıma, Şam'daki en önemli hocalardan biri olarak mühim çalışmalar yaptı. Mevlana Halid'in Bağdat'taki en önemli finansal destekçisi ise yine varlıklı bir kadın oldu..
Sayfa 415 - NûbiharKitabı okudu
Emirliklerin ortadan kaldırılmasından sonra Kürdistan'da ortaya çıkan yeni durum din adamlarını mecburi olarak politik roller almaya zorlamış ve başlangıçta sadece yerel sorunlarda arabulucu ve hâkim işlevi gören din adamları zamanla politik liderlere dönüşmüşlerdir. Merkezi otorite henüz bölgede tam hâkimiyet sağlayamadığı ve aşiretler arası ve aşiret içi sorunlara çözümler üretebilecek durumda olmadığı için, bu iktidar boşluğu Kürdistan'da yaygın olan şeyh aileleri tarafından doldurulmuş, özellikle en etkin tarikatlar olan Kadirilik ve Nakşibendîlik güçlenmişlerdir, Öyle ki Kürt toplumunun içinden doğan Halidilik daha önce hiçbir tarikatın gösteremediği bir başarı göstererek, sadece Osmanlı topraklarında değil, İslam coğrafyasının her köşesine yayılmış ve Kürdistan'ın bazı bölgelerinde, Nehri ve Barzan şeyhleri örneğinde olduğu gibi, "politik şeyhler" geçmişte mirlerin sahip olduğu güçle yarışabilecek duruma gelmişlerdir. Özellikle Kürtlerin yaşadığı coğrafyada, Halidilik, Halid'in ölümünden sadece bir kuşak sonra, en etkili ve rakipsiz tarikat haline gelmiştir.
Sayfa 404 - NûbiharKitabı okudu
Reklam
Küçük Asya'da dinler ve aynı dinin farklı yorumları arasında yaşanan kanlı çatışmaya Osmanlı yöneticileri devletin çıkarlarının gerektirdiği şekilde ve durumsal politikalarla müdahil olmuşlardır. Bir yabancı müdahalesiyle sonuçlanmadığı sürece imparatorluk bünyesinde bulunan değişik dini ve etnik aidiyetlere sahip halklar arasında meydana gelen çatışmalar ve gerginlikler devletin lehine değerlendirildiği için devlet, bünyesindeki bu toplumlar arasındaki çelişkilerden yararlanarak, çoğu zaman, bir arabulucu rolünde bazen de askeri bir güç olarak sorunlu bölgelerde kontrolünü pekiştirmiştir. Ancak XIX. yüzyıl Osmanlı idaresi, uluslararası müdahalelerden ve geleneksel yaşam tarzlarına müdahale edilmesine isyanlarla veya kendi içlerine kapanarak direnen Kürt aşiretlerinden çekindiği için bölgedeki çatışmalara müdahale etmek hususunda ürkek davranmıştır.
Sayfa 390 - NûbiharKitabı okudu
Şerefname yazarı Şeref Han'ın ve Kürt ulusçuluğunun ilk ideologlarının, ilk Kürtçe gazetenin kurucularının ve modern Kürt alfabesinin ilk mucitlerinin Bedirhaniler emirlik ailelerinden çıkmış olmaları bir tesadüf değildi. Sadece aile fertlerinin değil, genel olarak toplumun eğitimine önem veren emirler, klasik dönem boyunca bölgelerinde birçok eğitim kurumu kurarak Kürtlerin kül-türel gelişimine önemli katkılarda bulunmuşlardı, Nerede küçük bir köy kurulmuşsa orada bir cami ve genellikle cami ile birlikte örgütlenmiş bir medrese eğitimi vardı. Kürt dilini ve kimliğini de üreten asıl kurumlar olan bu medreselerde sadece Kürtlerle, Osmanlı ve İran devletlerine değil, İslam ümmetinin geneline hizmet veren birçok ünlü molla ve fakih yetişmişti. Emirlik dönemini ve sonrasını eğitim ve kültür noktasında karşılaştıran Alexandre Jaba, 1860 yılında yayınlanan kitabında "bir zamanlar hemen her Kürt köyünde ve kasabasında bir hatta bazen daha fazla okul olduğunu, buralarda bilimsel faaliyetler yürütüldüğünü, yöneticilerin birbirleriyle yarışırcasına okullara ve bilginlere sahip çıktıklarını ve birçok yerde seçkin öğretmenlerin bulunduğunu ancak yakın zamanlarda bunlarının neredeyse tamamının ortadan kalktığını kalanlardan ise çok azının iyi durumda olduğunu yazmıştır..
Sayfa 382 - NûbiharKitabı okudu
Göçebelerin ve köylülerin toplumsal yalıtılmışlıkları bir yandan dilde, dini pratiklerde ve toplumsal kültürde ulusal bütünlük pahasına farklılaşmalara, amansız çatışmalara, birlik duygusunun yokluğuna ve yıkıcı iç ihanetlere sebep olarak bir ulusal devlete temel olacak daha geniş kapsamlı bir kimliğin oluşumuna engellerken, diğer yandan Kürt kültürünün ve etnik kimliğinin ayırt edici özelliklerinin korunmasına da katkı sağlamıştı. Gerçekten de Kürt dili ve geleneği en özgün ve bozulmamış hali ile göçebe topluluklar arasında yaşıyordu..
Sayfa 355 - NûbiharKitabı okudu
Yerlerini kısa ve orta vadede doldurabilecek alternatif yapıların yokluğundan dolayı emirliklerin ortadan kaldırılmasının Kürt coğrafyasında yarattığı ilk sorun kanun gücünün azalması ve düzenin bozulması olmuştur. Dönemin tanıklarına göre Kürdistan'ın hiçbir bölgesinde ne hukuk ne de kamu düzeni kalmıştır. Aşiretler bazen devlete itaat ediyorlarsa da bunun sebebi o sırada veya o bölgede devletin askeri gücünün karşı koyulamayacak düzeyde olmasıdır. Her Kürt aşiret reisi adeta kendine bir krallık kurmuştur. Bölge bu haliyle Osmanlı'nın diğer hiçbir bölgesine benzememektedir. Devlet ise Kürt reislerinin zorbalıkları karşısında yetersizdir.
Reklam
XX. yüzyılın başında Musul'da sarhoş bir askerin Süleymaniyeli bir Kürt kadına saldırısı ile başlayan ve birçok Musullunun ölümüne sebep olan bir kan davasından dolayı Musul ile Süleymaniye arasındaki tüm bağlantılar uzun bir süre için kopmuş ve Kürt aşiretlerinin korkusundan bu şehirlerden birinden diğerine seyahat etmek adeta imkânsızlaşmıştır. Bazen tek bir aşiret geniş bir coğrafyada toplumsal hayatı felç edebiliyordu. Devletin resmi raporlarına göre Hemavend aşireti, adam öldürme, yakıp yıkma ve soygun gibi cürümler işlemeye devam ederek Süleymaniye halkının bir kısmının İran'a göçüne sebep olmuş, bu aşiretin bir türlü önlenemeyen eylemlerinden dolayı sancağın gelirleri çok azalmış ve yerleşik halk artık tarım yapamaz duruma gelmiştir..
Sayfa 331 - NûbiharKitabı okudu
Ortadoğu'ya yayılmış olan Kürt toplumu başka farklılıklar (aşiret olgusu dışında) üzerinden de bölünüyordu. Kürtlerin önemli bir kısmı bağlı oldukları aşiret federasyonuna (Goran, Baban, Celali, Caf, Milan, Zilan), bazı Kürtler yaşadıkları coğrafyaya Dersimi, Hakkari, Behdinani), bazıları konuştukları dile (Kurman- Zazaki, Sorani, Mukri, Avromani) ve kayda değer bir kısmı ise dinsel inançlarına (Yezidi, Şabaki, Ali-ilahi, Kızılbaş) nispetle adlandırılıyorlardı. Ancak tüm bunlar içinde aşiretçilikten sonra en temel çelişki dini farklılıklardı. Kürtler arasındaki dini farklılıklar ve zamanla derinleşen dini/mezhebi nefret de isyanların başarısını sınırlıyordu. Toplumsal ve bireysel ilişkileri, iman/küfür diyalektiği üzerinden açıklayan İslam dini bir yandan Kürtler arasında milliyetçi ideolojilerin yayılmasını, diğer yandan Kürt toplulukları arasında etnisiteye dayalı bir işbirliği imkanını sınırlıyordu. Din, Kürtlerin varlık ve bilincinde etnisiteden daha belirleyici bir statüye sahipti ve Kürt, kendini önce Müslüman, sonra Kürt olarak algılıyordu. Üstelik tam da emirlik isyanlarının başladığı dönemde, Kürtler arasında şeyhlerin yeni liderler olarak yükselmeye başlaması milliyetçi düşüncenin gelişimini en az yarım yüzyıl sekteye uğratmıştır.
Sayfa 309 - NûbiharKitabı okudu
XIX. yüzyıl Kürt ayaklanmaları bazı dönemler Osmanlı Devleti'ni ve bu devletin bütünlüğünden yana olan Batılı devletleri tedirgin edecek şekilde gelişmiş olmalarına rağmen, birtakım toplumsal ve siyasal şartlardan dolayı başarısızlıkla sonuçlandılar. Bu başarısızlık, büyük oranda coğrafi olarak bölünmüş ve ekonomik temelden yoksun olan Kürt emirlikleri arasındaki iletişim yollarının sınırlı olmasından, milliyetçi bir asabiyetin yokluğundan ve kendileri dışındaki Kürt toplulukları ile geliştirdikleri ilişkinin niteliğinden kaynaklanmıştır. Savaşçı ve cesur, ama aynı zamanda disiplinsiz, aşiretçi ve hırslı olan Kürtleri bir araya getire bilecek baskın ve etkin bir merkezi yönetim eksikliği, bu türden bir ilişkinin kurulamamasının temel sebebiydi.
Sayfa 300 - NûbiharKitabı okudu
Osmanlı yöneticileri Bedirhan-Han Mahmud ittifakına karşı kendilerine destek olan ve aralarında Hakkâri Beyi Nurullah, Müküs'ün yeni beyi Han Abdal ve Bitlis Beyi Şerif gibi birçok mirin de bulunduğu Kürt reislerini askeri operasyonlarla ele geçirerek sürgün etmişlerdir. Osmanlı hükümeti ile ittifak yapmış olmasına rağmen, hanımlarından biri İran hakimiyetinde- ki Salmas Hanı'nın kız kardeşi olduğu ve bu evlilikten dolayı Şah ile aralarında bacanaklık ilişkisi bulunduğu için Osmanlı hükümetinin şüphelerini çeken Nurullah Bey, durumu fark edince İran'a sığınmış, ancak Rusların ve İngilizlerin baskılarından dolayı bu ülkeyi terk etmeye zorlanmış ve Şeyh Taha Hakkari'nin himaye- sinde Osmanlı hükümetine teslim olmuştur. Süleymaniye'de egemen olan Baban hanedanına da 1850 yılında son verilmesiyle Kürdistan'da emirlikler dönemi sona ermiştir
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.