Picasso diyor ya hani:
«Sanatçı aynı zamanda politik bir kişidir ve dünyada olup biten iyi, kötü, korkunç hadiselere bütün varlığıyla tepki gösterir. Başka insanlara ilgi göstermeden, üstüne fildişinden bir umursamazlık geçirerek, kendini besleyen hayata nasıl sırtını döner?»
Evet, bu hususu Bilge Aliya da şöyle dile getirir:
<<Hakiki bir şair, hakiki bir sanatçı, istemese bile mücadeleye girmiştir. Onun sanatı -eğer hakiki ise- daima yalanların aleyhine şahidlik etme durumundadır. Sanatçıların kaçınılmaz mücadelelerinin bulunduğu yer burasıdır.»
“Zannederdim aşkımı bir şuha bağlarsam geçer.
Yâr eliyle yaremi bir kere dağlasam geçer.
Bitmiyor ah-û figanım bülbül-ü şeyda gibi
Geçmiyor gülmekle hüznüm,belki ağlarsam geçer.”
Ne zaman biz ceset oluruz,o zaman Yahudiler Filistin’i alır.Ama ben ve Osmanlı,şu ânda canlı beden üzerindeyken kadavra yapılmasına kesinlikle izin vermem.
Zamanın mekânda yoğunlaştığı hakikatine nisbetle de keyfiyetler kendilerini kemiyetle ifade eder.Zira “suretler olmasa,mânâlar ebediyen tecelliye gelmez.”
“Harp tarihinde açlık da yazar,susuzluk da yazar,vefiyat da yazar,fakat hâyâsız ve kansızları pek nadir yazar.Süngümüz elimizde durduğu müddetçe,esaret ekmeği bizim boğazımızdan geçmez!”