Peter Schlemihl'in Tuhaf Öyküsü'nde, servet elde etme hırsıyla gölgesini şeytana satan bir adamın hazin yaşamı anlatılıyor. İlk bakıldığında "gölge" önemsiz, gözden çıkarılabilir bir şey gibi gelse de daha sonra insanlar tarafından "gölgesiz", "gölgesini satan adam" diye yaftalanan Schlemihl yaptığının büyük bir hata olduğunu anlıyor ve tekrar şeytanla pazarlığa girişiyor. Bu sefer gölgesini geri vermek karşılığında ruhunu isteyen şeytana Schlemihl acaba istediğini verecek mi?
Burada asıl anlatılmak istenen gölge falan da değil, gölge sadece bir araç. Hayatımızın çoğu evresinde gözümüze değersiz gelen, kıymetini bilmediğimiz ama aslında çok değerli olan birçok şeye sahibiz.
Bunlar ise sadece kaybedince gözümüze değerli geliyor çünkü her insan içinde sonsuz bir açgözlülük barındırıyor. Bu öykü biraz da olsa içinize bakmanızı ve kendinizi sorgulamanızı sağlıyor. İlk defa okuduğum bir yazar olmasına rağmen kitabı çok beğendim, anlatımı çok güzeldi akıcı ve etkileyiciydi. Okumanızı tavsiye ederim. Umarım içimizdeki açgözlülüğü yenmemizde biraz faydası olur, keyifli okumalar
"Sevgili dostum, insan bir kere düşüncesizlik edip doğru yoldan ayrılırsa, onu hep aşağıya, daha aşağıya çeken başka yollara da sapar; gökyüzünde ona yön gösterecek bir yıldız araması da boşunadır; zira çaresi yoktur, yokuş aşağı gidecek ve intikam tanrıçasına kurban olacaktır."