Aydın olmak; aydınlık olmak, ışık olmak gibidir. Gelip geçici hevesler ise bu aydınlığı örten, bu ışığın varlığına engel olan örtüler, engellerdir. Ama ışığın var oluş hikmeti de unutulmamalı, dünyadan el etek çeken tasavvufçuların yaptığı gibi, bu ışığın işlevi görmezden gelinmemelidir. Çünkü bu aydınlık ve ışık, ilk aşamada dünya için vardır; gelip geçici hevesleri ve hayatın doğal seyrini aydınlatarak, sınavın başarılmasını sağlamaktadır. Suruş'un ifadesiyle; peygamberler gibi, hem oyuncu, hem seyirci olmak: İşte aydın olmanın en mükemmel ölçülerinden bir tanesi! (Sabah Kara)

Author:

Abdülkerim Sürûş

Estimated Reading Time: 2 hrs. 43 min.Page Number: 96Publication Date: August 1990Publisher: Kıyam Yayıncılık

Country: TürkiyeLanguage: TürkçeFormat: Karton kapak

Türler:

Din (İslam)

Similar Books

See All

Reklam

Book Statistics

373gösterim

About the Author

Abdülkerim SürûşYazar · 12 books

Abdülkerim Suruş 1945 yılında, Tahran'da doğdu. İran'da Eczacılık okudu. Daha sonra, Londra'da Analitik Kimya konulu yüksek lisans eğitimini tamamladı. Bundan sonra, bütün yaşamını tarih ve bilim felsefesi çalışmalarına adadı. Devrim'den sonra İran'a döndü. Ayetullah Humeyni tarafından üniversitelerin müfredatlarını elden geçirmek üzere oluşturulan, Kültürel Devrim Enstitüsü'ne atandı. Rejimle olan ilişkisi, mollaların eğitimin her alanına hükmetme kararlılığından dolayı açıldı. 1983 yılında, İmam Humeyni'ye istifasını sundu. İstifasını sunduktan sonra, rejime karşı eleştirileri sürekli olarak sertleşti. 1990'lı yıllarda '' Kiyan'' adlı aylık dergiyi çıkarttı. Suruş; dinî çoğulculuk, hermenötik, hoşgörü, molla rejimi ve ruhbanlık gibi konularda makalelerini yayımladı. 1998 yılında dergi kapatıldığı için, Suruş işini kaybetti. 2000 yılından sonra, İran dışında dersler vermeye başladı. Suruş; Harvard, Yale ve Princeton gibi Amerikan üniversitelerinin yanı sıra Almanya'da Wissenschaftkolleg'de ve Hollanda'da Amsterdam Üniversitesi'nde görev yaptı. Suruş; din ve dinin bilgisinin iki ayrı şey olduğunu, dinin kutsallığına karşın din bilgisinin insani ve eksik olduğunu yazılarında vurguladı. Yazar; akademisyenliğinin yanı sıra Mevlana Celaleddin-i Rumî'ye olan hayranlığıyla da tanınmakta.