Politik ve Askeri Savaş Sanatı 10
Rıza SalmanEn Eski Politik ve Askeri Savaş Sanatı 10 Gönderileri
En Eski Politik ve Askeri Savaş Sanatı 10 kitaplarını, en eski Politik ve Askeri Savaş Sanatı 10 sözleri ve alıntılarını, en eski Politik ve Askeri Savaş Sanatı 10 yazarlarını, en eski Politik ve Askeri Savaş Sanatı 10 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gayrı Meşru ve gayrı kanuni bir iktidarın egemen olması toplumu yönetebilir olduğu anlamına gelmemektedir. Bu koşullarda gayrı meşru iktidara karşı her türlü yol ve yöntemle, her çeşit araçla direnmenin meşruluğu açık bir gerçektir.
Eğer bir iktidar tam ifadesiyle siyasal iktidar gayrı meşru ise, bu iktidarın her türlü icraatı da gayrı meşrudur.
Hiçbir devlet kurumu ve görevlisi, gayrı meşru bir iktidarın isteklerini yerine getirmek zorunda değildir. Tersine, iktidarın icraat ve kararlarına uymaları evrensel hukuk açısından suç oluşturur. Böyle bir durumda hiçbir devlet görevlisi “emirlere uyma” gibi bir gerekçe ile kendini savunamaz ve suçtan arındıramaz.
Devlet gücü, herkesin açık şekilde bildiği gibi , siyasal iktidarın hizmetine koşulmuş bir zor gücü, baskı gücüdür. Bu güç silah kullanma tekeline sahiptir.
1924 Anayasasından günümüze kadar yapılmış tüm anayasalar içinde sadece 1961 Anayasası’nda “direnme hakkından” söz edilir.
Her şeyden önce “sivil itaatsizlik”, görüntüsel olarak bile olsa “demokratik” bir iktidarın varlığını öngerektirir. Baskıcı, zorba, kandökücü ve terörist bir siyasal iktidar karşısında “sivil itaatsizlik” sadece kitlelerin varolan güçlerini tüketmesine yol açar.
Oportünizmde ilke istikrarı diye bir şey yoktur. Düne kadar savunduğu ilkelerin niteliği kitlelerin gözünde açıklığa kavuşunca, o bu ilkeleri en ağır suçlamalarla karalar.
Korkutabildiğin kadar korkut, bütün burjuva basının sloganı bu. Her çareye başvurarak korku saç! Yalan söyle, kara çal, ama yeter ki korkut! (Lenin)
Türkiye, AKP iktidarı ile birlikte yeniden dizayn edilebilecek bir ülke konumuna gelmiştir. Kimi zaman ılımlı islam adı verilen bu yeni dizayn Necip Fazıl Kısakürek’in tedrisatından geçmiş islamcı-milliyetçi kadrolar aracılığıyla yürütüldü.
Bir iç savaşın olabilmesi için mutlak biçimde “İki tarafın” olması şart değildir. Bir taraf doğrudan iç savaş başlatabilir. Sorun, bir tarafın doğrudan başlattığı bir iç savaş karşısında “diğer taraf”ın tutumu ve yapacaklarıdır.