"Sevgili Dost,
Her defasında bu iki kelime ile başlıyorum mektubuma. Çünkü bu iki kelimeden her biri, gücünü diğerinden alıyor. Sevgili olunmadan dost, dost olunmadan sevgili olunmuyor."
diyerek her mektubuna "Sevgili Dost" diyerek başlayan yazar, unutulan mektuplaşma kültürümüze vurgu yapıyor.
Sohbet havasında yazılmış altmış bir mektuptan oluşan bu kitap yazarın unutulan bir mektubun kefareti olarak nitelediği bir deneme kitabı.
Anlatımına baktığımızda yazar düşüncelerini desteklemek istercesine sık sık alıntıya başvurması anlatımda anlaşılırlığı desteklemiş fakat bazı kısımlarda alıntı fazla olmamış mı dediğim de oldu. Bunun dışında anlatımını açık, akıcı ve samimi buldum.
Okuyanın illaki kendinden bir şeyler bulacağı bu kitabın her mektubunda farklı bir konuda hisleri ele alan yazar bugünkü insana vurgu yaparken aynı zamanda düşündürüyor. Mektupları okurken bazılarında kafamın içinde dolaşan düşünceler olduğunu ve bunu dile getirmediğim için okurken fark ettiğimi anladım.
Kitap genel olarak bende güzel duygular uyandırdı. Ayrıca mektubun unutulmaması gereken özel bir tür olduğunu düşünüyorum. Bilmiyorum belki de daha samimi bulduğum için bana hoş geliyor..
Neyse fazla uzatmadan incelemeyi bir alıntı ile bitirmek istiyorum..
"İnsanlar birbirine mektup yazmalı. Çünkü mektupta sesin tonu belli olmaz. Çünkü mektup düşünülerek yazılır. Birdenbire ağzımızdan çıkan kelimeleri hiçbir şey geri getiremez. Söylediklerimizin üstü çizilemez. Çünkü söylediklerimiz dinlenmeyebilir; sözümüz kesilir, içeriye o anda biri girer, okunan mektupsa mutlaka tamamlanır."
..