Ludwig Uhland'ı en çok kızdıran şey, bazı kimselerin özel hayatında hukukî meselelerle kendisini rahatsız etmeleri idi. Bir akşam bir toplantıda, varlıklı, fakat hasis diye ün yapmış bir bayan yanına sokularak hukukî meselesini ballandıra ballandıra anlatır. Uhland'ın rahat bırakılmak istediğini fark eden bayan özür dileyen bir gülümseyişle şöyle der: "Sayın hukukçu, bir soru sormak herhalde para ile olmaz, değil mi?". Uhland hemen şu cevabı verir: "Hayır, ama cevabı para ile.".
Büyük bilgin Arşimet, “Bana bir dayanak noktası sağlayınız, dünyayı yerinden oynatayım." demiştir. İşte, her hukukî mesele ve hele davalarda bu dayanak noktası bulununcaya kadar titiz ve meraklı bir hukukçunun geçireceği huzursuz saatlerin haddi hesabı olamaz.
Yalnız şunu da eklemek gerekir ki, yerinde soru sormak büyük bir sanat ve hünerdir. Her sanat gibi, bunun da öğrenilmesi gerekir. Söyletmek, bazen söylemekten çok daha güçtür.
Şurası muhakkak ki, yeryüzünde yanılmayacak olan bir insanoğlu yoktur. Bu itibarla: “Errare kummanum est.” (Yanılmak, insanlara özgüdür.) yolundaki Latince vecize ün salmış bulunduğu gibi, “Kişi noksanını bilmek gibi irfan olamaz.” bilinen atasözlerimizdendir.