Pek çok insan, ilişkilerini, âşık olma ihtiyacı ile âşık olma korkusu arasındaki bir dengede yaşar. Aslında hiç kimse gerçekten aşktan korkmaz. Aşk harika bir şeydir. Asıl sorun, aşkı kaybetme korkusudur. Bu yüzden, güvende hissetmemizi sağlamaları için başkalarına fazlasıyla sorumluluk yükleriz. İşin aslı şu ki, kimse duygusal güvenliği ve sadakati garanti edemez ya da hissettiğimiz güvensizliğin yok olmasını sağlayamaz.
Sonuçta, korkuları denetim altında tutmak içsel bir yükümlülüktür.
Aşk hissini hepimiz severiz; insana kendini ayağını yerden kesecek kadar mutlu hissettirir ama aşk tek bir histen ibaret değildir. Kolay da değildir. Mutluluğun yanında öfke, sıkıntı, incinme gibi zorlu duygular da beraberinde gelir. Bunun yanı sıra, zorlu ve kaçınılmaz korku yığını vardır: reddedilme korkusu, hayal kırıklığına uğrama korkusu, kendini kaybetme korkusu, terk edilme korkusu, sevilmeye değer görülmeme korkusu. Bu korkular mantıksız olabilir ama yine de gerçekleşme olasılıkları söz konusudur.