Proust Projesi

André Aciman

Proust Projesi Posts

You can find Proust Projesi books, Proust Projesi quotes and quotes, Proust Projesi authors, Proust Projesi reviews and reviews on 1000Kitap.
Andre Aciman, Önsöz
"Proust bir insanla diğeri arasındaki uzaklığı nasıl kapatmış ya da onun şahsi, tamamen nevi şahsına münhasır dünyasını alıp, bu dünyanın içinde bizi nasıl evimizde hissettirmiştir; işte bunun sadece tek bir cevabı vardır: sanat"
Andre Aciman, Önsöz
"bu roman içtenlik hakkında, içtenliğin mucizesi hakkında, ötekilere karşı samimiyet, kendine karşı samimiyet, varlığına inanmaktan hepimiz tam da vazgeçiyorken samimiyet hakkında; zira Proust'ta insanı açıkça heyecanlandıran biraz da budur : insan bu samimiyet çağrısına ya kulak verir ya da okumayı bırakır."
Reklam
Proust’u okurken akla gelen soru, şu anı, ona ilişkin beklentilerimiz ve anılarımız dışında yakalayıp yakalayamayacağımızdır. Peki ya aslında şu an diye bir şey yoksa? Geçmiş ve gelecek arasında bir geçiş olarak bile yoksa, zira Proustyen evrende böyle bir geçiş mevcut değildir. Geçmiş çoktan gelecek tarafından lekelenmiştir ve geleceğin gözü daima geçmiştedir.
Kayıp zamanın izinde’den bir alıntı
İşte bu yüzden, eserimi tamamlayacak vakti bulabilirsem, her şey­den önce insanları, birer hilkat garibesine benzetme pahasına da olsa, mekanda kapladıkları kısıtlı yere karşılık, Zaman içinde çok büyük, ölçüsüzce uzatılmış bir yer kaplayan varlıklar olarak tasvir edecektim kesinlikle, çünkü insanlar, yıllara dalmış devler misali, yaşamış oldukları, sayısız günden oluşan, birbirinden uzak dönem­lerin hepsine aynı anda değerler.
Sayfa 226Kitabı okudu
Mantar döşemeli odada, kıskançlık ve kötülük sanatsal bir etki doğurur.
Sayfa 221Kitabı okudu
Kayıp zamanın izinde’den bir alıntı
Ama zekamız ne kadar keskin olursa olsun, kalbimizde yer alan tek tek duyguları algılayamaz; çoğu zaman uçucu halde var olan duygularımız, onları ayrıştırabilecek bir olgu tarafından katılaştırılmadıkları sürece, kendilerini belli etmezler. Kendi kal­ bimin içini açıkça görebildiğimi zannederken yanılmıştım. Ne var ki, zihnin en keskin algılarının bana sağlayamadığı bilgi, şimdi acının ani tepkisiyle, billurlaşmış bir tuz gibi sert, parlak ve tuhaf bir görünümde, karşımda belirmişti. Albertine'in yanımdaki var­lığından hiç kuşku duymazken, ansızın alışkanlığın yeni bir çeh­resini görmekteydim. O güne kadar, alışkanlığı her şeyden çok, algılamanın özgürlüğünü, hatta algılama bilincini ortadan kaldıran, yok edici bir güç gibi görmüştüm hep; şimdiyse, korkunç bir tan­rıça gibi görüyordum onu; bu tanrıça bize sımsıkı bağlıdır, anlam­sız çehresi kalbimize öylesine gömülüdür ki, neredeyse farkına bile varmadığımız bu tanrıça, bizden kopmaya, uzaklaşmaya kalk­tığında, akla gelebilecek en dayanılmaz acıları yaşatır bize, ölüm kadar acımasız olur.
Sayfa 183Kitabı okudu
Reklam
Karakterlerinin bu ani dönüşümü, Proust'un, onu Tolstoy ve Dostoyevski'den ayıran nihilizmini gösterir. Sosyete hiçliğin diyarı olduğundan sosyete kadınlarının değerleri arasındaki fark da önemsizdir, diye yazar.
Sayfa 180Kitabı okudu
Proust'un üsluba bu denli mesai harcaması çok da şaşırtıcı değil. Sürüncemede bırakmanın canlı örneği olan Proustyen cüm­le, yazann kağıda gömülmesini, açık havaya hiç çıkmamasını, ben­zetmeler ve yan cümleler biriktirmesini ve her türlü dolambaçlı yola girmesini sağlar. Hüznü ve acıyı alıp onları altın saçar gibi ahengin, sadece ahengin içine salmak daha iyidir, zira ahenk his­setmeye benzer, nefes almak gibidir, arzudur ahenk ve eğer ahenk yaşamımızın olmasını ya da dönüşmesini istediğimiz her şeyi ye­niden oluşturmazsa, o zaman o ahenk içinde arama ve araştırma eylemi, bir tür hissetme ve varoluş şekline dönüşüverir.
Sayfa 117Kitabı okudu
O sahici hüzün patlaması da ne kadar sade ve doğrudan; hiç­ bir şey hissetmemektense herhangi bir şey hissetmenin daha iyi olduğu, insanoğlunun bir şeyler hissetmesi gerektiği ve zaten his­setmek istediği, dahası hepimizin duyguya aç, sıcaklık arayan var­lıklar olduğumuz ve tam da bu yüzden kırılma ya da aptal durumu­na düşme pahasına bazı yerlere, bazı nesnelere, kokulara, sanata, gözyaşına, bitkilere, yazıya, hafızaya, müziğe, kötülüğe ve elbette diğer insanlara doğru çekilmekten çekinmediğimiz ve böyle ya­parak da her birimizin sadece yeni değil aynı zamanda gerçek ha­yatımız olan iç dünyamızda gizlenmiş kişisel bir yol bulduğumuz bilgisi ne kadar takdire şayandı.
Sayfa 116Kitabı okudu
Ölüme giden yolda bazen dürüst anlar olabilir ve kısa süreliğine de olsa bencilliğin, örfün ve yasakların maskeleri düşebilir. Ama ölümün nihai acımasızlığı yüzünden hiçbirimiz asla "birlikte" olamayız. Ve ölüm bunun icabına da bakar. Hepimiz annesinin cenazesine giden annemizi izleyen, camdaki oğlan çocuğuyuzdur. Her insan yalnızdır gerçekten. Evimize dönmek üzere tekrar yola koyuluruz.
82 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.