Orhan Pamuk, kendi yaşamından yola çıkarak kaleme aldığı biyografik romanında; İstanbul'a tutkulu tüm okurları fotoğraflar eşliğinde bir İstanbul seyahatine çıkarıyor. Keyifle okudum.
Resimli İstanbulOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 20171,738 okunma
Köpük köpük çılgıncasına akan, önüne gelen sandalları delice sürükleyen suyun, şimdi benim onu şaşkınlıkla seyrettiğim iki adım ötedeki bir başka köşede, Monet’in nilüferli havuzu gibi ağır ağır salınarak renk değiştirdiğini görmeyi de severim.
Fotoğraflara her yeni bakış bana yaşanan hayat ile, onun içinden çekip çıkarılmış, zamana karşı korunmuş ve bir çerçevenin içine konarak vurgulanmış kimi anların önemini öğretirdi.
Kendimizi rüyada görmenin zevklerini hatırlatan bu tatlı duygu, daha sonra bütün hayatımız boyunca bizi zehirleyecek bir alışkanlığı da ruhumuza yerleştirir: Hayatta yaşadığımız şeylerin-hatta en derin zevklerin bile-anlamını başkalarından öğrenmeyi alışkanlık ediniriz. Tıpkı başkalarından dinleyerek hevesle benimsediğimiz ve daha sonra hatırladığımızı sanmaya başlayıp inançla başkalarına anlattığım bu ilk bebeklik ”hatıraları” gibi, hayatta yaptığımız çeşit çeşit şey hakkında başkalarının ne dediği bir süre sonra yalnız bizim kendi fikrimiz olmaz, yaşadığımız şeyin kendisinden de önemli bir hatıraya dönüşür. Yaşadığımız hayat gibi, yaşadığımız şehrin anlamını da çoğu zaman başkalarından öğreniriz.
Belki de şehri bütünüyle ait olamadığım için suçluluk duyuyorumdur. Bayram günleri öğle yemeğinden sonra likörün ve biranın neşesiyle bütün aile babaannemin dairesinde gülüşürken ya da yağmurlu bir kış günü Robert Kolejli zengin çocuğu arkadaşlarımdan birinin babasının arabasıyla şehirde fır dönerken ya da bahar öğleden sonraları sokaklarda yürürken içimde yükselmeye başlayan değersiz olduğum, hiçbir yere ait olmadığım, demek ki yanlış olduğum, demek ki bu insanlardan uzaklaşıp bir köşeye saklanmam gerektiği yolundaki fikir, hayır, fikirden öte hayvani içgüdü, aynı zamanda şehrin sunduğu cemaat duygusundan, kardeşlik ve dayanışma havasından, Allah'ın her şeyi gören ve bağışlayan bakışından kaçıp tek başıma kalmak anlamına geldiği için yoğunluk bir suçluluk duyarım.
Sayfa 458 - mutsuzluk kendinden ve şehirden nefret etmektirKitabı okudu