Hatıralar ve Şehir

Resimli İstanbul

Orhan Pamuk

Quotes

See All
İstanbul'a taşradan gelip aileler, şehirde tutunmak için dayanışıp, birbirlerine destek olduklarından bu aile içi kavgalar, yeni İstanbullular arasında az çıkar. 1960'tan sonra, şehrin nüfusu katlanarak artıp arsa fiyatları hızla yükselince, birkaç kuşaktan beri İstanbul'da yaşayan ve şehirde bir miktar arazi edinmeyi başarmış herkesi, birden gökten düşer gibi inen bu paralar şaşırttı. Bu insanların eski İstanbullu zengin olduklarını kanıtlamak için yapacakları ilk iş, tabii ki mal mülk bölüşümü için birbirleriyle kavga etmekti.
Sayfa 308 - zenginlerKitabı okudu
Kendimizi rüyada görmenin zevklerini hatırlatan bu tatlı duygu, daha sonra bütün hayatımız boyunca bizi zehirleyecek bir alışkanlığı da ruhumuza yerleştirir: Hayatta yaşadığımız şeylerin-hatta en derin zevklerin bile-anlamını başkalarından öğrenmeyi alışkanlık ediniriz. Tıpkı başkalarından dinleyerek hevesle benimsediğimiz ve daha sonra hatırladığımızı sanmaya başlayıp inançla başkalarına anlattığım bu ilk bebeklik ”hatıraları” gibi, hayatta yaptığımız çeşit çeşit şey hakkında başkalarının ne dediği bir süre sonra yalnız bizim kendi fikrimiz olmaz, yaşadığımız şeyin kendisinden de önemli bir hatıraya dönüşür. Yaşadığımız hayat gibi, yaşadığımız şehrin anlamını da çoğu zaman başkalarından öğreniriz.
Reklam
Yatıp uzandığım yerde beni o kadar mutsuz eden şeyin şehrin kalabalığı, eskimişliği ve kiri olduğunu düşünürüm. İstanbul'da her şeyin bir yenilgiyle yarıda kalmış olması şehri eksik bir yere çevirmiştir. Duvarlardaki ilanların pek çoğu İngilizce veya Fransızcadan alınmış dükkan dergi şirket adlarının ima ettiği batılılaşmayı, şehir, konuştuğu kadar yaşamaz için hiç. Camilerin, minare kalabalığının, ezanların ve tarihin ima ettiği geleneği de yaşamaz şehir. Her şey yarım, yetersiz ve kusurludur.
Sayfa 457 - mutsuzluk kendinden ve şehirden nefret etmektirKitabı okudu
İstanbul’un merkezsiz ve sonsuz olduğu duygusu, bir çocukluk masalı gibi içimde canlanır.
Sayfa 144Kitabı okudu
Belki de şehri bütünüyle ait olamadığım için suçluluk duyuyorumdur. Bayram günleri öğle yemeğinden sonra likörün ve biranın neşesiyle bütün aile babaannemin dairesinde gülüşürken ya da yağmurlu bir kış günü Robert Kolejli zengin çocuğu arkadaşlarımdan birinin babasının arabasıyla şehirde fır dönerken ya da bahar öğleden sonraları sokaklarda yürürken içimde yükselmeye başlayan değersiz olduğum, hiçbir yere ait olmadığım, demek ki yanlış olduğum, demek ki bu insanlardan uzaklaşıp bir köşeye saklanmam gerektiği yolundaki fikir, hayır, fikirden öte hayvani içgüdü, aynı zamanda şehrin sunduğu cemaat duygusundan, kardeşlik ve dayanışma havasından, Allah'ın her şeyi gören ve bağışlayan bakışından kaçıp tek başıma kalmak anlamına geldiği için yoğunluk bir suçluluk duyarım.
Sayfa 458 - mutsuzluk kendinden ve şehirden nefret etmektirKitabı okudu
Böyle durumlarda bana iyi gelecek tek ilacın bir odaya girip, kapısını kilitleyip, orada tek başına kalmak olduğunu bilirdim. Odada tek başınayken ruhumun dayanamadığı, beni sarsan ânı yeniden yeniden düşünür, o ânı yeniden oynar bazen beni utandıran sıradan sözlerimi kendi kendime tekrarlardım. Elime kâğıt kalem alıp bir şeyler yazar, çizer, çiziştirirsem iyi gelir, kısa sürede normal hâlime dönebilir, insan arasına çıkabilirdim.
Sayfa 443 - her şeyim bu bunalım sırasında sallanmaya başlardı.Kitabı okudu
Reklam
"Dükkân kiralarının ve vergilerin artması ce şehrimize bitip tükenmez göçler sonucu, jiletçi, simitçi, midye dolmacı, kağıt mendilci, terlikçi, çatal-bıçakçı, tuhafiyeci oyuncakçı, sucu, gazozcudan sonra artık muhallebiciler, kokoreççiler, tatlıcılar, dönerciler ve vapurları doldurdu." (1949)
Sayfa 237 - sokaklarda ağzı açık yürümeyinKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.