Genç, çalışkan kardeşim Erkan Erdoğan’ın eserinin içeriğini görünce dünyalar benim oldu. “Kabir Azabı, Adak, Şehidlik, Allah Yolunda Ölmek, Cennetten Cehenneme Geçiş Paranoyası, Hikmet, İnfak, Cin Sûresindeki Cinler, Musa ve Salih Kul, Türkler Kur’an’la Ne Zaman Tanıştı, Salih Amel, Kur’an’da Müşrik Tanımı, Celaleddin Rumi Nereye Koşuyor, Tasavvuf Neleri Bozmuştur, Allah’ın Yemini, Ümmi Peygamber Ne Demek, Dua, Tebliğde Kur’ani Yöntem, Nebi/Resul Ne Demek, İnsanüstü Resul Nasıl Örnek Alınabilir” gibi konuları öz ve veciz olarak ele alıp okurlarına sunarken şirk ile mücadelede çok büyük hizmetler ortaya koymuş; herkesin mahalle baskısından korktuğu bu ortamda Ashab-ı Kehf örneği kıyam etmiş; “Bizim Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Biz, O'nun astlarına ilâh olarak yalvarmayız, yoksa kesinlikle saçma-sapan konuşmuş oluruz. Şunlar, Allah'ın astlarından ilâhlar edinen bizim toplumumuzdur. Edindikleri ilâhlara dair açık bir delil getirselerdi ya! Allah'a karşı yalan uydurandan daha yanlış davranan; kendi zararlarına iş yapan kim olabilir?” diyerek şirke ve müşriklere bayrak açmış. Kendisini kutlar, daha nice eserlere imza atmasını Cenâb-ı Allah’tan niyaz ederim.
Görünen o ki; tren raya oturmuş ve bayrak emin ellerde…
Hakkı Yılmaz
