Constantinus 330 yılında şehrinin (İstanbul) açılışını yaptığı burası kısa süre içinde Romanın yeni başkenti oldu. V. yüzyılda imparatorluğun batı kısmı barbarların eline geçtiğinde Romanın artık en önemli şehri Constantinapolis idi.
Nebridius dört bir yandan bütün birlikleri bir araya topladı ve bu muhteşem ve stratejik şehri tehlikeden kurtarmak için muazzam bir çaba gösterdi. Bu gelişmeyi öğrenen çapulcular (Isaurialılar) anılmaya layık hiçbir şey elde edemeden geri çekildiler ve adetleri olduğu üzere etrafa dağılarak dağların ıssız tepelerine yol aldılar.
Eski zamanlarda Makedonyalı bir birlik tarafından Anthemusia'da (Urfa ve Fırat arasında bir bölge) kurulan Batnae kasabasının (Suruç bölgesi) Fırat Nehri ile arasında kısa mesafe bulunur. Eylül ayı başlangıcına yakın bir zamanda düzenlenen yıllık bir festivalde herkese açık pazarda Hindistan ve Çin'den gönderilen eşyaların ve kara ve deniz yoluyla taşınan birçok farklı şeyin ticaretini yapmak için her kesimden insanı içeren bir kalabalığın toplandığı bölge zengin tüccarlarla dolup taşar.
Roma tarihindeki en büyük kavuşturma Şubat 303 yılında tetrarşi üyeleri tarafından yayınlanan fermanla gerçekleştirildi. Bu fermanla imparatorluk şehirlerindeki bireylerin hepsinin kurban kesmesi ve pagan tanrılara tapınması emredilmişti. Bunu yapmayanlara verilecek cezalar konusunda Diocletianus kan dökülmemesini istemiş olsa da Galerius muarızları diri diri yakılmasını emrediyordu.
Bazen hipodromda bütün dikkatini altı veya yedi mücadeleye vermişken, birbirleriyle ölümüne dövüşen, üstü başı kanla boyanmış boksörlerin gözü önünde, sanki çok büyük bir şey başarmış gibi çoşuyordu.
Bazıları, kırılmış kafatasları, kesilmiş kolları veya bacaklarıyla yaşam ile ölümün sınırlarında, aynı durumda olan başkalarından yardım isterken büyük yakarışlarına rağmen geride bırakılmıştı.