Çarpıcı bir şekilde başlayan ve samimi bir anlatımla devam eden otobiyografik bu kitap sadece yönetmenin sinema anılarını anlatmakla yetinmiyor. Epey zorlu geçen çocukluk yıllarından toplama kamplarında şahit olduklarına, hayata dair ilk tecrübelerinden gençlik tutkularının bir insanı nerelere getirebileceğine ve yapılan görece küçük hataların insanın başına ne gibi işler açabileceğine kadar bir dolu yaşamdan enstantaneler kitabı “Roman”. Yazar/yönetmenin samimi anlatımı kitaba farklı bir derinlik katıyor. Yaşayıp tecrübe etmemizin zor olduğu bir çok olayı karşımıza çıkarıp deneyimlemişiz gibi hissettirebiliyor.
Polanski’nin özellikle çocukluk döneminde yaşadıkları her insanı ilgilendiren türden detaylarla dolu. Anne baba ilişkisi, hayata dair ilk tecrübeler, çocukluk hayalleri dersler çıkarılabilecek noktalar. Ama ilerleyen kısımların büyük kısmı bir sinemacının mesleki tecrübe ve yaşadığı zorlukla alakalı. Sharon Tate kısmı hariç tabi. Hazmı zor bu olay Polanski tarafından olabildiğince açık bir şekilde sunulmuş okurun önüne.
İnişli çıkışlı bu hayat öyküsü ilginç gelirse sinema ile ilgilenenler dışındakilere de hitap edecektir. Sinema ile çok haşir neşir değilseniz fazla uzun ve gereksiz bulabilirsiniz de.
