Hep bir bahçe düşünürüm. İlerde, doğuda, tepesi karlı, mavi ve yüksek dağlar. Bahçede gül çitleri. Gerçek doğu gülleri. İğdeler. Havuz. Suya düşen badem çiçekleri, yapraklar. Pembe şeftali çiçekleri, beyaz erik çiçekleri. Ağaçlar altında masalar. Beyaz örtülü masalar. Masalara düşen ağaç gölgeleri. Kuş esintileri, gül kokusunun merhabası.Bahçede gezinen alnı aydınlık insanlar. Masalarda oturup bir şeyler yazıyorlar, sonra güneşe bakıyorlar.Kitap hışırtıları. Az ve yavaş konuşmalar.
Ne üzüntü çığlığı, ne neşe kahkahası. Sabah rüzgârı esintisi ve bahar.
Aslında haz, muştu, sevinç bize geleceğe ait bir şeyler hatırlatırlar. O hatırlattıkları şeyler öteye aittir. Fakat biz bir an için onu unuturuz da, yalnış ve aceleci bir uygulamayla hazzın sonuna ulaşmak için bu dünyada haz veren şeylere koşarız, umudun, sevincin, ve muştunun sonuna burada varmaya kalkışırız. O zaman bu dünya kendi sınırlı gerçeğinin diliyle dur der, ama biz durmayız. İşte o vakit sevincin acıya, umudun kötümserliğe ve hayal kırıklığına, muştunun da kara habere dönüştüğü an gelir. Halbuki o hatırlatmalar cennete aittir. İnsanın olgunlaşması işte bu gerçeği anlamasına bağlıdır.
ALLAH aşkı dışında bütün aşkların, ALLAH'ın varlığı dışında bütün varlıkların, ALLAH'ın buyruğu dışında bütün buyrukların yok olmaya, bozulmaya, değişmeğe, çürümeğe, ölmeğe mahkûm olduğunu kayıtsız ve şartsız bilmekten gelen yüce inanç.
Bu dünyanın içinde bir selamla birden öteki dünyaya , âdeta cennete gidiyorsunuz ve yine bir selamla geri dönüyorsunuz.
İnsana bu nimeti bağışlayan gök armağanı namazdır.
" Çağımızda ; Müslüman , ölüm uykusundan uyanmalı , içine battığı karamsar uyuşukluktan sıyrılmalı ve ALLAH'ın müjdesiyle dirilmeli , sonra öleyazan çağın ve insanlığın ruhunu bu müjde ile diriltmeli , yenilemeli ve tazelemelidir . "
"Demek, bir mahkeme-i kübraya bırakılıyor..."
"Evet, bu dünyada hakkı verilmeyen, öteki dünyada hakkını alacaktır. Bu dünyada zulme uğrayan, öteki dünyada zalimin nasıl cezalandığını gözleriyle görecektir."