Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rüya Sineması

Sadık Yalsızuçanlar

Rüya Sineması Gönderileri

Rüya Sineması kitaplarını, Rüya Sineması sözleri ve alıntılarını, Rüya Sineması yazarlarını, Rüya Sineması yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Finalde, "Oğlum Alyoşa'ya umut ve güvenle" yazısının belirdiği Kurban'da Tarkovski onurlu ve hakikatli bir yaşamın bedelinin kendini kurban etmek olduğunu savlar. İnsanı etik açıdan besleyen temeli yeniden gözden geçirir: "İnsan nasıl da biraz durup varlığının anlamı konusunda mevcut diğer görüşlerden herhangi birisine eğilmek ihtiyacı duyuyor. Doğu her zaman ebedi gerçeğe Batı'dan daha yakındı ama Batı uygarlıkları maddi hayat beklentileriyle Doğu'yu yutuverdi. Bunu anlamak için doğu müziğiyle Batı müziğini karşılaştırmak yeter de artar bile. Batı, 'işte ben buyum!' diye bağırıyor. 'Bana bakın! Dinleyin, hem sevgiden hem acıdan nasılda anlıyorum! Nasıl hem mutlu hem mutsuz olabiliyo­rum! Ben! Ben! Ben!' Doğu ise kendisiyle ilgili tek bir kelime bile söylemez. Kendini, Tanrı'nın, doğanın, zamanın içinde yeniden bulur. Her şeyi kendi içinde keşfetmesini bilir. Doğu uygarlığının görüşleri bir sonuçtur, topraktaki tuzun tuzudur, gerçek bilgi ancak ondan fışkırır."
"insan hayatındaki yeniden yaşayamama özelliği, yapıp ettiklerimize anlam veren ve onların biricikliğini sağlayan tek neden"
Reklam
Ayrılmanın bilincinde olmak, ruhsal tarihimizin sürekli bir özelliğidir.
Sinemasal anlatım bu yönüyle şiire ben­zer. Sözün hayatlanması, anlamların cisimleşmesi cansız bir nesneye ruh üflemek gibidir.
"Herhangi bir Batı filmini ya da televizyon yayınını rastgele çekip alın, orada ta derinlere, dokuya nüfuz etmiş, gizli bir manevi bunalımın yaygın bir bulanıklığın izlerini görmekte gecikmezsiniz. Orada hep zihin tırmalayıcı ritimlerin , şizofrenik şekil oyunlarının , ölçüsüz bir saldırganlığın, şiddetin ve bütün bu durumlara ayrı ayrı eşlik eden genel bir ruhsal yıkımın, kolektif bir psikozun damgasını bulursunuz. Orada zaman ve mekan hep köleleşmenin, yabancılaşmanın, tıkanmanın, kabzolmanın, kahrolmanın alametlerini ve alarmlarını ya­yar."
Bugün seyirci için gerçeklik yanılsaması, üretilenin pasif bir konumda tüketilmesi esasına dayalı olarak, zihinsel aktivasyonu körelten ve gitgide soyutlama yeteneğini zayıflatarak kendi deneyimlerini büzen ve boğan bir tehlike içermektedir.
Reklam
İster görüntüye isterse gerçeğe inansın görsellikle uğraşan her sanatçı , örtük olarak bir küçük tanrı kompleksi içindeydi. "Nasıl ki Allah bu evreni yaratmış ben de bu res­mi yaptım, bu heykeli yonttum, bu filmi çektim," diyordu. İnsanın doğasında var olan bu duygu kimilerince gerçek tutkusu, kimilerince ölümsüzlük güdüsü, kimilerince de ene'nin vahid-i kıyasi oluşundan ileri geliyordu.
Geri18
87 öğeden 81 ile 87 arasındakiler gösteriliyor.