Sözler ve Alıntılar
"50 yıl sonra Türkçe diye bir dil kalmayacak." diyen şom ağızlılara inanmayın. Türkçe ne "badire"ler atlatmış şimdiye dek. Türkçeden başka hangi dil, 600 yıl hor kullanılmaya, yüzüne bakılmamaya dayanabilirdi?
Sayfa 169 - Everest Yayınları
Kendine güvenmek, diline güvenmekten başlar.
Sayfa 296 - Everest Yayınları
Bir tümcenin başını sonuna bağlayamamak, tümceyi bozduğunu fark edemeyecek kadar Türkçeden uzak olmak, eğitimli kişilerin hiçbirinde affedilir bir durum değildir.
Sayfa 308
Kılık kıyafeti, ev içi düzenini, yaşama biçimini yansıtmaya gösterilen özen, dilden esirgenmemeli.
Sayfa 190
Bayrak direkleri uzadıkça uzuyor, bayraklar büyüdükçe büyüyor. Her yere kocaman Türk bayrakları dikme yarışı başladı. Ne oluyor? Buranın Türkiye olduğunu kanıtlamaya mı çalışıyoruz? Niye? Çünkü Türkiye gibi görünmüyor.
Sayfa 36
"Uçurumda Açan Çiçek"in ağzından "Yurdumsun ey uçurum!" demiyor muydu Cemal Süreya? O çiçek, yurdunu, uçurum bile olsa seviyorsa, insan olan nasıl sevmezlik edebilirdi? Ama öyle değilmiş. Herkes sevmezmiş yurdunu. Yaşadığı ülkeyi hor gören, çok daha iyilerini hak ettiğini düşünen, hatta bu ülke için "lütuf" olduğunu, bu yüzden baş tacı edilmesi gerektiğini sananlar varmış...
Sayfa 13 - Everest
Deniz durulur, hayvanlar susar; çünkü doğum gerçekleşmiş, güneş doğmuştur. Güneşin her sabah yeniden görünmesini "doğmak, doğum" sözcükleriyle anlatan başka bir dil var mıdır? Türkçede böyle anlatılır ve bu adlandırma ne kadar gerçekçiyse o kadar da şiirseldir.