2004'te ilk baskısı, 2017'de 18. baskısı yapılmış mustafa kutlu kitabı.
hikâyenin başında adeta bir gecenin ortasında kalıyor okuyucu. ne tarafa baksa bir yoksulluk manzarası, ne yana dönse çaresizlik. sonra kar kıyamette "hurdacı bilal", "duran"a sesleniyor "ula duraan, gel de gidek!". "doktor"un yanına yoldaşı köpek uzanıyor, doğuştan görmez "nimet"e "şapkacı bacı" kol kanat geriyor. "cino"yu serserilerin elinden "pala hasan" alıyor. hasan'ın çay ocağına, bütün "rüzgârlı pazar" sakinleriyle birlikte sanki biz de sığınıyoruz. bu hikâyenin bir yerlerde yaşandığına inanmak istiyoruz hep birlikte.
irili ufaklı tüm karakterlerin çok canlı bir şekilde tasvir edilmiş olması belki bu kitabı böylesine güzel yapan, belki parasızlık ve hastalık gibi illetlerle uğraşmalarına rağmen hemen hepsinin, bir şekilde ayakta duruyor olmaları, belki de mutlu sonla bitmesi.
sebep hangisi olursa olsun, bu kitabın -tüm olumsuzluklara rağmen- insanın içini sıcacık yaptığı kesin; enfes bir eser.
bir solukta okunası, filmi çekilesi hikaye. mutlaka okuyunuz sevgili okurlar.