SabitFikir - Sayı 92 kitaplarını, SabitFikir - Sayı 92 sözleri ve alıntılarını, SabitFikir - Sayı 92 yazarlarını, SabitFikir - Sayı 92 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsan merakı uçsuz bucaksız bir Coğrafya gibidir, ne zaman nerede neyin çıkacağı belli olmaz. Yeryüzünde hiçbir şey merak duygusunu tatmin etmekten daha heyecanlı değildir insan için.En büyük keşiflerin , en büyük icatların gerisinde hep merak vardır. Tarihin en önemli beyinlerinden biri olan Leonardo da Vinci’den daha büyük olan tek şey, onun sınır tanımayan ve doymak bilmeyen merakıydı..
“Bazen hedefine ulaşmak için ona sırtını dönmen gerekir, bazen hedefine en yakın olduğun anda aslında en uzağındasındır ve bazen en kısa yol, en uzun olandır.”
Şöyle der Mario Livio: İnsan merak eden tek canlı türü olmasa da neden sorusunu sorabilen tek canlı türüdür. Nasıl ki Google bir arama motoruysa merak da aslında bir keşif motorudur. Mükâfat beklemeksizin yapılan işlerin çoğu, meraktan kaynaklıdır. İnsan merakı uçsuz bucaksız bir coğrafya gibidir, ne zaman nerede neyin çıkacağı belli olmaz. Yeryüzünde hiçbir şey merak duygusunu tatmin etmekten daha heyecanlı değildir insan için. En büyük keşiflerin, en büyük icatların gerisinde hep merak vardır. Tarihin en önemli beyinlerinden biri olan Leonardo da Vinci’den daha büyük olan tek şey, onun sınır tanımayan ve doymak bilmeyen merakıydı.
Nietzsche; kavramlar sentezlemek, içeride uçuşan parıltıları işleyebilmek, kavramlar arasına köprüler örerek parçaları birbirine bağlamak, fazlalıkları budamak için belli bir rotaya sadık kalmaksızın keşiş gibi dere tepe yürümüştür...
Hakikaten uzun bir yürümek oluyor hayat. Birbirine benzeyen yerlerden, arada bir yerleşkelerden geçiyoruz ama bir yandan da sanki hep aynı yerdeyiz. Ne kadar yürüdük, ne kadar daha yürüyeceğiz, bir yere varabilecek miyiz, bilmiyoruz.
Yürürken, yürümekten başka bir şey yapmayız. Saf bir varlık duygusunun yeniden kazanılmasını, çocukluk çağına olduğu gibi nüfuz etmiş o basit var olma mutluluğunun yeniden keşfedilmesini sağlar.
Nietzsche, yorulmak nedir bilmeyen hatırı sayılır bir yürüyüşçüydü. Sık sık yürüyüşten bahsederdi. Açık havada yürüyüş yapmak, Nietzsche külliyatının doğal bileşeni, yazarlığının da değişmez refakatçisiydi.