Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bereket Denizi: 3

Şafak Tapınağı

Yukio Mişima

Şafak Tapınağı Sözleri ve Alıntıları

Şafak Tapınağı sözleri ve alıntılarını, Şafak Tapınağı kitap alıntılarını, Şafak Tapınağı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Tehlikeli bir serüvenin gerçek tadı akılda yatar, cesaret de ondan kaynaklanır."
Sayfa 208 - Can Yayınları 1994, çeviri: Püren ÖzgörenKitabı okudu
"Gecenin kendine özgü yapısı vardı elbette; ölümün ve cansı varoluşun evrensel özü."
Sayfa 16 - Can Yayınları 1994, çeviri: Püren ÖzgörenKitabı okudu
Reklam
"Çünkü dünya, her şeye karşın var olmalıdır! Peki, ama neden? Çünkü yalnızca dünyanın varlığı - aldanış dünyası - insana aydınlanma şansı verir. Dünyanın var olması ahlâksal bir gerekliliktir."
Sayfa 124 - Can Yayınları 1994, çeviri: Püren ÖzgörenKitabı okudu
"Çökmüş duvarların altında kalan evlerin beton zeminlerini açık seçik görebiliyordu. Yüksek ya da alçak, her zemin akşam güneşiyle aydınlanmıştı. Bu da yıkıntılara, bir gazete kalıbını andıran bir görünüm veriyordu. Ama asıl baskın çıkan renk, gazete kalıplarının o düzensiz griliği değil de, bir çiçek saksısının o açık kızıl-kahve arası rengiydi."
Sayfa 129 - Can Yayınları 1994, çeviri: Püren ÖzgörenKitabı okudu
"Güzelleşmek için bolca makyaj yapmak, artık yalnızca bozgunu vurguluyordu. Ama çirkin olmak da bir yenilgiydi."
Sayfa 250 - Can Yayınları 1994, çeviri: Püren ÖzgörenKitabı okudu
"İnsan, zamanın çeşitli noktalarına dikilmiş olan cam duvarların gerisini yalnızca eyleme geçerek görebilirdi; bu cam duvarlara insanca çabalarla tırmanmak olanaksızdı, ama duvarların her iki yanından da öteki tarafı görmek olasıydı. Şiddetli arzular, ulu amaçlar, düşler, ülküler yaşanırken, geçmişle gelecek nitelik açısından eşitlenir; onlar artık eşit değerdedir."
Sayfa 89 - Can Yayınları 1994, çeviri: Püren ÖzgörenKitabı okudu
Reklam
"Üzüntü yoktu. Acımasızlık gibi görünen şey, aslında katıksız sevinçti. Bu, salt samsara ve yeniden doğuş inançlarından kaynaklanmıyordu; insanı durmaksızın yenilenen doğanın bir parçası olarak kabul ediyorlardı. Çeltik tarlası, orada boy atan bitkiler, meyve veren ağaçlar. İnsan elinin biraz yardım etmesi şarttı; tıpkı hasadın ve tarımın insan müdahalesine gereksinmesi gibi. İnsanlar, bu doğal akıştaki sıralarını almak için doğuyorlardı."
Sayfa 68 - Can Yayınları 1994, çeviri: Püren ÖzgörenKitabı okudu
"Gözlerinin önündeki bu geniş yok oluş manzarası, dünyanın sonuna benzeyen bu görüntü, ne sondu ne de başlangıç. Bu, kendini her an soğukkanlılıkla yeniden üreten bir dünyaydı."
Sayfa 130 - Can Yayınları 1994, çeviri: Püren ÖzgörenKitabı okudu
"Her şey devinim halindeydi. Dışkısı, pis kokusu, mikropları ve zehirleriyle insan etine ait en çirkin gerçekler güneşin altında bolca sergileniyordu. Her şey, sıradan gerçeklikten bir buhar gibi yükselip havada asılı kalıyordu."
Sayfa 61 - Can Yayınları 1994, çeviri: Püren ÖzgörenKitabı okudu
"Ah, insan gövdesini arıtma, parçalarını yeniden dört temel ögeye çevirme işleminin yavaşlığı... direnen insan eti, etin ölümden sonra havada asılı kalan o yararsız kokusu... Alevlerde kırmızı bir şey açılıyor, parlak bir şey kıvranıyor, siyah, tozsu zerrecikler kızgın kıvılcımlarla birlikte dans ediyordu. Alevlerde, bir şey yaratılıyormuş gibi, bir parlayıp bir sönen bir canlılık vardı."
Sayfa 68 - Can Yayınları 1994, çeviri: Püren ÖzgörenKitabı okudu
338 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.