Dil yâre derdin etmiş feryâd söyleyince
Bir gûne dahi olmuş nâşâd söyleyince
(Gönül, içindeki derdi sevgiliye söyleyince dayanamayıp feryada başlamış. Öyle ki derdini söyleyince pişmanlıktan bir kat daha mutsuz olmuş.)
Firkat-i yâr katı zâr ü zebûn itdi beni
Döymeyem mihnet ü hicrâna ölem gibi gelir
(Sevgilinin ayrılığıyla ağlayıp inlemek artık beni pek mecalsiz bıraktı. Öyle ki sıkıntı ve iç acısına dayanmak, bana her an bin kez ölmek gibi geliyor.)
-Baki
Can acısını haste-i derd-i firâk olup
Dildâde-i nigâr-ı sitemkâr olan bilir
Sevdâ-yı zülf-i yâr ile Bâkî be çekdiğin
Bend-i kemend-i aşka giriftâr olan bilir
Can acısınun ne olduğunu, ancak sitemkâr bir sevgiliye gönül kaptırıp da onun ayrılık derdiyle hastalanan bilebilir.
Sevgilinin zülfünün sevdası ile Bâkî’nin neler çektiğini, aşk kemendinin bağına tutulmuş olandan başk kim bilebilir ki?