Merhaba dostlar
Theo on üç yaşındayken annesiyle gittikleri müzede patlama olur. Yıkıntıların arasında kendine geldiğinde ölmek üzere olan yaşlı bir adam yüzüğünü Theo'ya verip bir adrese gitmesini söyler. Bir de değerli bir tablo verir: Saka Kuşu.
Theo eve dönüp annesini bekler ama annesi patlamadan kurtulamamıştır. Babasını yıllardır görmeyen, dedesinin hiç ilgilenmediği Theo bir süre okuldan yakın bir arkadaşının evinde kalır. Tam tekrar bir düzen tutturmuşken babası çıkagelir. Theo'yu alıp Vegas'a götürür. Buradaki tuhaf yaşamında, hayatı onunkinden bile tuhaf bir arkadaş edinir. Birkaç yıl sonra tekrar New York'a döner, okulunu bitirir. Yıllar geçer, yetişkin olur, çalışmaya başlar, âşık olur. Tüm bu süre boyunca tabloyu herkesten gizler. Derken olaylar bir kez daha umulmayan bir yöne sürükler Theo'yu.
Sekiz yüz altmış sayfalık bir romandı. Bir çocuğun başına gelebilecek daha tuhaf şeyler olabilir mi bilmiyorum. Çok acayip bir hikâyeydi Theo'nunki. Zaman zaman durgunlaşsa da genelde heyecanlı, sürükleyici ve çok detaylı bir romandı. Öyle ki sahne sahne gözümde canlandırabildim. Filmi de varmış. Fırsat bulursam izleyeceğim.
Roman 2014 Pulitzer Ödülü almış. Uzun bir maceraya atılmak isteyenlerde öneririm.
Sevgiyle kalın